Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.
Bir dönemler bizim mahalledeki "gençler", "kız oyunu" diye bilinen lastik ve
sek sek ile de hayli ilgilenmiştik. Yoğurtçular, şerbetçiler (bunu attım
galiba) vb enteresan kategorileri vardır lastiğin, bilen bilir…
Tabii ki futbol topu her Türk genci gibi bizim de bolca zamanımızı kaplardı.
İddialı maçlarda çift kaplı top kullanırdı -ki çocuk oyunu olmadığını
oynayanlar bilir-. Orta-gol, sayımızın yetmediği ya da dar alanda hızla bir
şeyler yapmak istediğimizde başvurduğumuz oyundu; başka mahallelerde de
oynanmış mıdır bilemem. Alman kale'yi bilmiyorum, biz Japon kale oynardık…
Ama şimdinin TV kanalları ve gazetelerine göre son derece geniş bir spor
yelpazemiz vardı, belirtmeden geçemeyeceğim. Sokağı enlemesine geçen bir ağ
(=ip) gerip voleybol oynamak ya da civarın ustalarına yaptırılan potalara
basket atmak da listemizde yer alıyor. Olimpisttik yahu!
Çocuk oyunlarının ilginç bir sosyal olgu olduğunu düşünürüm. Yan yana
sokaklarda farklı kurallar ile oynanan bir oyun başka bir şehirde aynı
kurallar ile oynanıyor olabiliyor. Ki bu oyunları oynayan çocukların
kuralları okuyup paylaşacağı internetleri, hızlı iletişim araçları yoktu.
Sanırım çocuk oyunları da masal, fıkra, bilmece gibi sözlü edebiyat
ürünlerinin izlediği yol ile kulaktan kulağa yayılıyor.
Zafer Karkaç'ın Soluk Benizlilerin Ateş Suyundan Payımıza Düşenler yazısına
gelen, gazoz, gazoz kapağı ve oyunlar ile ilgili çocukluk anıları üzerine,
eski çocuk oyunlarının anlatıldığı ortak bir yazı hazırlamayı teklif ettim.
Yazı başlığının eski çocuk oyunları olmasının nedeni ise yazarların yaş
ortalaması dikkate alındığında artık hiç birimizin sokakta gazoz
kapaklarıyla oynamıyor olduğu gerçeği. Hoş artık sokaklarda "gazoz kapağı"
oynayan çocuk kaldığını da sanmıyorum.
Sonuç olarak bu oyunlar kaybolmasın hiç olmazsa "Düşünenler için Akıl
Defteri"ne kaydolsunlar. Sizin de bildiğiniz oyunlar varsa bekleriz.
[image: Misketler]
*Orta-gol*
Oldukça basit bir top, hatta futbol, oyunudur. Alışıldık kuzenlerinden
başlıca farkları: Tek sayıda oyuncu ile oynanır, sokağı boylamasına değil
enlemesine kullanır, kesinlikle bir saat gerektirir. Öncelikle kaldırımda
uygun iki ağaç belirlenerek kale oluşturulur. Sonra takımlar seçilir: Bir
kaleci (tarafsız), iki takım (en uygun sayı 3 kişi olmakla birlikte
abartılırsa 4 kişiye kadar çıkılabilir, ama bu kalabalıkta ne gol olur ne de
zevki çıkar, 2 kişilik takımlarla ise gol atmak hayli zorlaşacaktır). Kaleci
kaleye geçer, doğal olarak. Her takımın eşit süresi vardır. Bu süre boyunca
bu takım "hücum", diğeri de "savunma" oynayacaktır. Amaç, yine doğal olarak,
gol atmaktır. Ancak bunun yolu, oyunun isminin de gayet güzel belirlediği
gibi, orta yapmaktan geçer, çalım vb. güzellikler yasaktır. Hatta orta
yapıldıktan sonra top yere değdiğinde hücum hakkı sona erer, gol olmuşsa
olmuştur, olmamışsa yeniden orta yapılır. Savunma yapan takım topu
olabildiğince uzağa atarak süre geçirmeye çalışır. Hücum yapan takım da
olabildiğince seri ve hızlı gol atmaya. Hücum takımı gol sahasında bir kişi
eksik olduğundan son derece efor gerektiren bir oyundur. Buna karşın kişi
eksikliğini şaşırtmacalarla ve baskın gollerle bertaraf etmek gerektiğinden
zekâ da gerektirir. Özellikle sayının az ya da tek olduğu hallerde, zaman
sıkıntısı varken (akşam son oyun vb), fazla koşuşturmaca istenmediğinde
(yazın sıcak vakitlerinde) son derece iyi gider. Bildiğimiz kaplı (plastik)
toplarla oynanabileceği gibi aslen meşin topla icra edilmesi tavsiye olunur.
*Tornet*
Kendisine çeşitli yörelerde "bilyeli"de denir. Mahallenin Formula 1 yarış
arabalarıdır. Özellikle yokuşu bol olan semtlerde revaçtadır.
Oturak olarak kullanacağınız bir tahtanın altına iki çubuk çakar, bu
çubukların ucuna da teker yerine geçecek birer bilyeli rulman takarsınız.
Dönüş kontrolü için bazılarında ön takım ayakla yönlendirilebilecek şekilde
çakılmış olur.
Her çocuğun bahsi geçen bilyeli rulmanları bulamayacağı ortada. Dolayısı ile
bu tornet sahibi çocukların çevresinde bir de pit ekibi oluşur. Hep beraber
komşu mahallenin ekibiyle yarışılır.
Çoğu zaman oyun çarpılan bir duvar, taş sonucunda küçük sıyrıklar ve
tornetin hasar görmesi ile sonlanır.
*Çivi*
Tek gerekliliğin bir çivi ya da çakı olduğu, çamurda oynanan güzel bir
oyunumuzdur. iki ya da daha fazla kişi merkeze konmuş bir noktaya ulaşmaya
çalışır ve çevresine dair çizerler. Bu daireler çizilirken bir birlerinin
çizgileri üzerinden geçmemeli ve sınırların dışına düşümemelidir. Çizgi
çizmek için gerekli noktayı ise elinizdeki çiviyi çamura saplayarak
belirlersiniz.
Genel de bu oyun annenizden çamurla oynadığınız için azar hatta dizleriniz
çamurlanmış ise bir tokat ile sonlanır.
*Dekman*
Kovboyculuk, askercilik olarak da isimlendirilebilir. Vahşi Batı'da, ilkel
çağlarda ya da en son okuduğunuz çizgi romanda geçen bölge ve tarihi konu
almasına göre oyunda küçük farklılıklar olur. Sanırım oyunun adı Vahşi Batı
çizgi romanlarındaki (Teksas, Tommiks, Zagor) İngilizce efektlerden gelmekte
(örneğin köpekler "bark bark" diye havlar, kurşunlar "ziv ziv" diye geçer,
yumruklar "smack!" diye atılır. )
Mahallenin çocukları iki gruba ayrılır ve oyunun temasına göre
kovboy/kızılderili, Alman/Amerikalı olur. gene oyunun temasına göre
kullanılan silahlar da değişir. En popüleri tabancalardır. Karşılıklı "dışın
dışın" sesleri ile ateş edilir. Çoklukla "öldün çık" diye biter.
Genellikle oyun öldün-ölmedin tartışması ile çıkan gerçek kavga ile biter.
Eğer çevrenizde marangoz abileriniz varsa onlara yalvar yakar olarak,
ok-yay, kılıç, kalkan gibi daha gerçekci donanımlar elde edebilirsiniz. Tabi
bu tür donanımlar ile oynanan oyunların sonunda çoğu zaman küçük çürük ve
yaralanmalar olur.
*Tüf Tüf*
Tek ihtiyacınız yarım metre uzunluğunda bir elektirk borusu ve bunun ile
atacağınız kağıt rulolardır. Tabi bir de bunları atarak rahatsız edeceğiniz
arkadaşlara ihtiyacınız var. Bu boruların üst üste bağlanması ile dürbünlü
olarak tabir edilen daha canti ve göz alıcı oyuncaklarınız olabilir. Ayrıca
atacağınız kağıt tüf tüf ruloları yerine başka şeylerde kullanabilirsiniz.
Örneğin çitlembik bunun için biçilmiş kaftan olabilir.
Ayrıca tükenmez kalem dışı (Bic markalar tavsiye edilir) ile küçük kağıt
parçaları atabileceğiniz, taşınabilir modeller de yapabilirsiniz. Böylece
ders sırasında sınıfın diğer köşesinde oturan arkadaşınızı rahatsız etmeniz
mümkündür. bir süre sonra mermilerin kütlelerinin en az yüzde 50'si oranında
tükürük taşımaya başlayacak olması, saldırının keyfini daha da artırır.
Özellikle bu oyun, öğretmene yakalanılarak biter.
*Misket*
Oyuna belirlenen açılış sayısındaki misketi yatırabilen herkes katılabilir.
Bütün misketler yanyana dizilir. Ardından bir baş belirlenir (Bazı oyunlarda
sıralama atışında en yakına atmış oyuncu belirler ). Sonra da oyuna katılan
oyuncular misketlerini atarlar. Oyunun bir sonraki aşamasına ilk başlayacak
olan kişi misketini en uzağa atmış olandır.
Bir sonraki adımda atışınız ile belirlenmiş olan baş tarafına en yakın
mümkün ise baş tarafından vurmak hedefinizdir. Ne kadar baştarafta
vurursanız o kadar misketi alırsınız. Oyuncular sırayla alabildikleri kadar
misketi toplar ve bir sonraki tarafına geçerler. Eğer atışınız misket
çizgisinin bu tarafında kalmışsa oyun dışı kalırsınız.
Oyunun devamı olarak eğer bütün misketler toplanmamış ise diğer taraftan bir
seri atış daha yapılır. Burada da en uzaktaki taş sahibi ilk atış hakkına
sahiptir. Eğer hâlâ ortada misket var ise bir sonraki tura yere kalır.
Burada genelde atış yapılan güzel iri misketlere "kaflik" dendiğini de
belirtelim.
*Gazoz Kapağı*
Bir misket oyunu taklidir. Burada oyun araçlarınız misket yerine gazoz
kapakları ve elinize oturan bir taş parçasıdır. Mermerden olanları tercih
sebebidir.
*Alman Kale*
Amaç topu yere düşürmeden kale olarak belirlenen yere gol atmaktır. Genelde
3 ya da 4 kişinin oynadığı bu oyunda topu yere düşüren ya da topu auta atan
kişi kaleye geçer.
Kale olarak seçilen yer genelde Fatmanım teyzenin giriş kat demirleri olduğu
için, Fatmanım Teyze sonunda bağırır, çağırır ve oyun sona erer.
*Kafa Karış*
Çukur diye de bilinen bir misket oyunudur. Amaç, rakibin misketini çukurdan
uzak tutmaktır. Kullanılacak misket kaflik, gaflik, kafalık, kafçik diye
adlandırılır ve son derece önemlidir.
Kafliği eskitmenin bu oyunda işe yaradığı söylense de bilimsel olarak
kanıtlanamamıştır.
*Telli Araba*
Plastik arabanın, tepesinden uzunca bir tel takılarak yönlendirilmesi ile
çeşitli oyunlara vesile olur.
Yarış yapıldığında, yarışı her zaman en iyi koşan çocuk kazanır. Bir de
çocukların, trafik kurallarını ihlal etmeyi öğrendikleri bir oyundur.
*Köşe Kapmaca*
Sokakta da oynanabilmesine rağmen genelde evlerde oynanan bir oyundur.
Televizyonun günlük yaşamdaki hakimiyeti henüz kurulmamışken, özellikle
havanın erken karardığı ve soğuk olduğu kış günlerinde, ailecek gidilen
komşu ziyaretlerinde bir araya gelen çocuk kalabalığı tarafından evin
büyüklerin oturmadığı bir kısmında oynanır. Kural basittir. Kişi sayısından
1 az köşe belirlenir, bir kişi ebe olur, diğerleri köşeler arasında yer
değiştirirken ebe boş bir köşeyi ele geçirmelidir. Köşe değişirken açıkta
kalan da ebe olur. Oyun için en az 3 kişi gerekir ama ideal rakam 5-6′dır.
Genelde gürültünün artması sonucu annelerden birinin kızması sonucunda
biter. Yerini eninde sonunda benzer bir gürültü seviyesine varacak başka bir
oyun alır.
*Kimin Eli Kimin Üstünde*
Köşe kapmaca oynayacak kadar köşe ya da yer yoksa oynanabilecek bir oyundur.
Köşe kapmacadaki gibi en az üç kişi gerekir ama ideal rakam 5-6′dır. 1 kişi
ebe olur ve yerde yüz üstü kapaklanır. Diğerleri ellerini onun sırtında üst
üste koyarlar. Ellerin konması bittikten sonra sorarlar "En üstte kimin eli
var?". Eğer bilirse en üstte eli olan ebe olur, bilemezse, gıdıklamadan
cimdiklemeye kadar çeşitli şiddetlerde cezalardan birine çarptırılır.
Eğer gürültü nedeniyle dışardan müdahale ile bitmemiş ise sürekli bilemeyip
ebe olan kişinin mızıkması sonucunda biter.
*El Kızartmaca*
Eğer üç kişi değilseniz ve dışarı çıkıp oyun arkadaşı da bulamıyorsanız,
işte size İki kişi ile oynanan bir refleks oyunu. Bir kişi ellerini açar
diğeri de ellerini onun üzerine koyar. Elleri üstte olan kişi ( ebe )
ellerinin üzerine vurulmadan ellerini kaçırmalıdır. Vurmayı başaramayan ebe
olacaktır.
Oyun kızarmış eller ve birinin ağlamasıyla biter.
sek sek ile de hayli ilgilenmiştik. Yoğurtçular, şerbetçiler (bunu attım
galiba) vb enteresan kategorileri vardır lastiğin, bilen bilir…
Tabii ki futbol topu her Türk genci gibi bizim de bolca zamanımızı kaplardı.
İddialı maçlarda çift kaplı top kullanırdı -ki çocuk oyunu olmadığını
oynayanlar bilir-. Orta-gol, sayımızın yetmediği ya da dar alanda hızla bir
şeyler yapmak istediğimizde başvurduğumuz oyundu; başka mahallelerde de
oynanmış mıdır bilemem. Alman kale'yi bilmiyorum, biz Japon kale oynardık…
Ama şimdinin TV kanalları ve gazetelerine göre son derece geniş bir spor
yelpazemiz vardı, belirtmeden geçemeyeceğim. Sokağı enlemesine geçen bir ağ
(=ip) gerip voleybol oynamak ya da civarın ustalarına yaptırılan potalara
basket atmak da listemizde yer alıyor. Olimpisttik yahu!
Çocuk oyunlarının ilginç bir sosyal olgu olduğunu düşünürüm. Yan yana
sokaklarda farklı kurallar ile oynanan bir oyun başka bir şehirde aynı
kurallar ile oynanıyor olabiliyor. Ki bu oyunları oynayan çocukların
kuralları okuyup paylaşacağı internetleri, hızlı iletişim araçları yoktu.
Sanırım çocuk oyunları da masal, fıkra, bilmece gibi sözlü edebiyat
ürünlerinin izlediği yol ile kulaktan kulağa yayılıyor.
Zafer Karkaç'ın Soluk Benizlilerin Ateş Suyundan Payımıza Düşenler yazısına
gelen, gazoz, gazoz kapağı ve oyunlar ile ilgili çocukluk anıları üzerine,
eski çocuk oyunlarının anlatıldığı ortak bir yazı hazırlamayı teklif ettim.
Yazı başlığının eski çocuk oyunları olmasının nedeni ise yazarların yaş
ortalaması dikkate alındığında artık hiç birimizin sokakta gazoz
kapaklarıyla oynamıyor olduğu gerçeği. Hoş artık sokaklarda "gazoz kapağı"
oynayan çocuk kaldığını da sanmıyorum.
Sonuç olarak bu oyunlar kaybolmasın hiç olmazsa "Düşünenler için Akıl
Defteri"ne kaydolsunlar. Sizin de bildiğiniz oyunlar varsa bekleriz.
[image: Misketler]
*Orta-gol*
Oldukça basit bir top, hatta futbol, oyunudur. Alışıldık kuzenlerinden
başlıca farkları: Tek sayıda oyuncu ile oynanır, sokağı boylamasına değil
enlemesine kullanır, kesinlikle bir saat gerektirir. Öncelikle kaldırımda
uygun iki ağaç belirlenerek kale oluşturulur. Sonra takımlar seçilir: Bir
kaleci (tarafsız), iki takım (en uygun sayı 3 kişi olmakla birlikte
abartılırsa 4 kişiye kadar çıkılabilir, ama bu kalabalıkta ne gol olur ne de
zevki çıkar, 2 kişilik takımlarla ise gol atmak hayli zorlaşacaktır). Kaleci
kaleye geçer, doğal olarak. Her takımın eşit süresi vardır. Bu süre boyunca
bu takım "hücum", diğeri de "savunma" oynayacaktır. Amaç, yine doğal olarak,
gol atmaktır. Ancak bunun yolu, oyunun isminin de gayet güzel belirlediği
gibi, orta yapmaktan geçer, çalım vb. güzellikler yasaktır. Hatta orta
yapıldıktan sonra top yere değdiğinde hücum hakkı sona erer, gol olmuşsa
olmuştur, olmamışsa yeniden orta yapılır. Savunma yapan takım topu
olabildiğince uzağa atarak süre geçirmeye çalışır. Hücum yapan takım da
olabildiğince seri ve hızlı gol atmaya. Hücum takımı gol sahasında bir kişi
eksik olduğundan son derece efor gerektiren bir oyundur. Buna karşın kişi
eksikliğini şaşırtmacalarla ve baskın gollerle bertaraf etmek gerektiğinden
zekâ da gerektirir. Özellikle sayının az ya da tek olduğu hallerde, zaman
sıkıntısı varken (akşam son oyun vb), fazla koşuşturmaca istenmediğinde
(yazın sıcak vakitlerinde) son derece iyi gider. Bildiğimiz kaplı (plastik)
toplarla oynanabileceği gibi aslen meşin topla icra edilmesi tavsiye olunur.
*Tornet*
Kendisine çeşitli yörelerde "bilyeli"de denir. Mahallenin Formula 1 yarış
arabalarıdır. Özellikle yokuşu bol olan semtlerde revaçtadır.
Oturak olarak kullanacağınız bir tahtanın altına iki çubuk çakar, bu
çubukların ucuna da teker yerine geçecek birer bilyeli rulman takarsınız.
Dönüş kontrolü için bazılarında ön takım ayakla yönlendirilebilecek şekilde
çakılmış olur.
Her çocuğun bahsi geçen bilyeli rulmanları bulamayacağı ortada. Dolayısı ile
bu tornet sahibi çocukların çevresinde bir de pit ekibi oluşur. Hep beraber
komşu mahallenin ekibiyle yarışılır.
Çoğu zaman oyun çarpılan bir duvar, taş sonucunda küçük sıyrıklar ve
tornetin hasar görmesi ile sonlanır.
*Çivi*
Tek gerekliliğin bir çivi ya da çakı olduğu, çamurda oynanan güzel bir
oyunumuzdur. iki ya da daha fazla kişi merkeze konmuş bir noktaya ulaşmaya
çalışır ve çevresine dair çizerler. Bu daireler çizilirken bir birlerinin
çizgileri üzerinden geçmemeli ve sınırların dışına düşümemelidir. Çizgi
çizmek için gerekli noktayı ise elinizdeki çiviyi çamura saplayarak
belirlersiniz.
Genel de bu oyun annenizden çamurla oynadığınız için azar hatta dizleriniz
çamurlanmış ise bir tokat ile sonlanır.
*Dekman*
Kovboyculuk, askercilik olarak da isimlendirilebilir. Vahşi Batı'da, ilkel
çağlarda ya da en son okuduğunuz çizgi romanda geçen bölge ve tarihi konu
almasına göre oyunda küçük farklılıklar olur. Sanırım oyunun adı Vahşi Batı
çizgi romanlarındaki (Teksas, Tommiks, Zagor) İngilizce efektlerden gelmekte
(örneğin köpekler "bark bark" diye havlar, kurşunlar "ziv ziv" diye geçer,
yumruklar "smack!" diye atılır. )
Mahallenin çocukları iki gruba ayrılır ve oyunun temasına göre
kovboy/kızılderili, Alman/Amerikalı olur. gene oyunun temasına göre
kullanılan silahlar da değişir. En popüleri tabancalardır. Karşılıklı "dışın
dışın" sesleri ile ateş edilir. Çoklukla "öldün çık" diye biter.
Genellikle oyun öldün-ölmedin tartışması ile çıkan gerçek kavga ile biter.
Eğer çevrenizde marangoz abileriniz varsa onlara yalvar yakar olarak,
ok-yay, kılıç, kalkan gibi daha gerçekci donanımlar elde edebilirsiniz. Tabi
bu tür donanımlar ile oynanan oyunların sonunda çoğu zaman küçük çürük ve
yaralanmalar olur.
*Tüf Tüf*
Tek ihtiyacınız yarım metre uzunluğunda bir elektirk borusu ve bunun ile
atacağınız kağıt rulolardır. Tabi bir de bunları atarak rahatsız edeceğiniz
arkadaşlara ihtiyacınız var. Bu boruların üst üste bağlanması ile dürbünlü
olarak tabir edilen daha canti ve göz alıcı oyuncaklarınız olabilir. Ayrıca
atacağınız kağıt tüf tüf ruloları yerine başka şeylerde kullanabilirsiniz.
Örneğin çitlembik bunun için biçilmiş kaftan olabilir.
Ayrıca tükenmez kalem dışı (Bic markalar tavsiye edilir) ile küçük kağıt
parçaları atabileceğiniz, taşınabilir modeller de yapabilirsiniz. Böylece
ders sırasında sınıfın diğer köşesinde oturan arkadaşınızı rahatsız etmeniz
mümkündür. bir süre sonra mermilerin kütlelerinin en az yüzde 50'si oranında
tükürük taşımaya başlayacak olması, saldırının keyfini daha da artırır.
Özellikle bu oyun, öğretmene yakalanılarak biter.
*Misket*
Oyuna belirlenen açılış sayısındaki misketi yatırabilen herkes katılabilir.
Bütün misketler yanyana dizilir. Ardından bir baş belirlenir (Bazı oyunlarda
sıralama atışında en yakına atmış oyuncu belirler ). Sonra da oyuna katılan
oyuncular misketlerini atarlar. Oyunun bir sonraki aşamasına ilk başlayacak
olan kişi misketini en uzağa atmış olandır.
Bir sonraki adımda atışınız ile belirlenmiş olan baş tarafına en yakın
mümkün ise baş tarafından vurmak hedefinizdir. Ne kadar baştarafta
vurursanız o kadar misketi alırsınız. Oyuncular sırayla alabildikleri kadar
misketi toplar ve bir sonraki tarafına geçerler. Eğer atışınız misket
çizgisinin bu tarafında kalmışsa oyun dışı kalırsınız.
Oyunun devamı olarak eğer bütün misketler toplanmamış ise diğer taraftan bir
seri atış daha yapılır. Burada da en uzaktaki taş sahibi ilk atış hakkına
sahiptir. Eğer hâlâ ortada misket var ise bir sonraki tura yere kalır.
Burada genelde atış yapılan güzel iri misketlere "kaflik" dendiğini de
belirtelim.
*Gazoz Kapağı*
Bir misket oyunu taklidir. Burada oyun araçlarınız misket yerine gazoz
kapakları ve elinize oturan bir taş parçasıdır. Mermerden olanları tercih
sebebidir.
*Alman Kale*
Amaç topu yere düşürmeden kale olarak belirlenen yere gol atmaktır. Genelde
3 ya da 4 kişinin oynadığı bu oyunda topu yere düşüren ya da topu auta atan
kişi kaleye geçer.
Kale olarak seçilen yer genelde Fatmanım teyzenin giriş kat demirleri olduğu
için, Fatmanım Teyze sonunda bağırır, çağırır ve oyun sona erer.
*Kafa Karış*
Çukur diye de bilinen bir misket oyunudur. Amaç, rakibin misketini çukurdan
uzak tutmaktır. Kullanılacak misket kaflik, gaflik, kafalık, kafçik diye
adlandırılır ve son derece önemlidir.
Kafliği eskitmenin bu oyunda işe yaradığı söylense de bilimsel olarak
kanıtlanamamıştır.
*Telli Araba*
Plastik arabanın, tepesinden uzunca bir tel takılarak yönlendirilmesi ile
çeşitli oyunlara vesile olur.
Yarış yapıldığında, yarışı her zaman en iyi koşan çocuk kazanır. Bir de
çocukların, trafik kurallarını ihlal etmeyi öğrendikleri bir oyundur.
*Köşe Kapmaca*
Sokakta da oynanabilmesine rağmen genelde evlerde oynanan bir oyundur.
Televizyonun günlük yaşamdaki hakimiyeti henüz kurulmamışken, özellikle
havanın erken karardığı ve soğuk olduğu kış günlerinde, ailecek gidilen
komşu ziyaretlerinde bir araya gelen çocuk kalabalığı tarafından evin
büyüklerin oturmadığı bir kısmında oynanır. Kural basittir. Kişi sayısından
1 az köşe belirlenir, bir kişi ebe olur, diğerleri köşeler arasında yer
değiştirirken ebe boş bir köşeyi ele geçirmelidir. Köşe değişirken açıkta
kalan da ebe olur. Oyun için en az 3 kişi gerekir ama ideal rakam 5-6′dır.
Genelde gürültünün artması sonucu annelerden birinin kızması sonucunda
biter. Yerini eninde sonunda benzer bir gürültü seviyesine varacak başka bir
oyun alır.
*Kimin Eli Kimin Üstünde*
Köşe kapmaca oynayacak kadar köşe ya da yer yoksa oynanabilecek bir oyundur.
Köşe kapmacadaki gibi en az üç kişi gerekir ama ideal rakam 5-6′dır. 1 kişi
ebe olur ve yerde yüz üstü kapaklanır. Diğerleri ellerini onun sırtında üst
üste koyarlar. Ellerin konması bittikten sonra sorarlar "En üstte kimin eli
var?". Eğer bilirse en üstte eli olan ebe olur, bilemezse, gıdıklamadan
cimdiklemeye kadar çeşitli şiddetlerde cezalardan birine çarptırılır.
Eğer gürültü nedeniyle dışardan müdahale ile bitmemiş ise sürekli bilemeyip
ebe olan kişinin mızıkması sonucunda biter.
*El Kızartmaca*
Eğer üç kişi değilseniz ve dışarı çıkıp oyun arkadaşı da bulamıyorsanız,
işte size İki kişi ile oynanan bir refleks oyunu. Bir kişi ellerini açar
diğeri de ellerini onun üzerine koyar. Elleri üstte olan kişi ( ebe )
ellerinin üzerine vurulmadan ellerini kaçırmalıdır. Vurmayı başaramayan ebe
olacaktır.
Oyun kızarmış eller ve birinin ağlamasıyla biter.
Yorumlar