bana diyor ki o ; "Sen yazmayan bir kalemsin!"
bana diyor ki o ; "sen açmayan bir çiçeksin, dikenlere sevdalı!"
bana diyor ki o ; "sen esmeyen rüzgâr, tutmayan, dokunmayan el, bakmayan görmeyen gözsün ve kulaksın hiç duymayan!"
bana diyor ki o ; "Sen bir yetişkinsin ama hiç doğmamışsın, doğmuşsan da yetişmemişsin!"
oysa ben insanım... sıradan mı sıradan klasik bir insanım. Hiç bilinmeyenli denklemim. Her tarafı su(r)larla çevrili bir adayım: ne yeraltı, ne yer üstü kaynakları olmayan bir adayım. Rüzgâr esmez ama fırtınam eksik olmaz içimde. Evet doğrudur, üzerimde insan da yaşamaz, yaşayamaz ! Sularım çağlamaz, bir iki cılız dere akar sadece... içilmez, kan rengi akar çünkü...
kimsem yok, sen gibi
sen varsın bir tek, ben gibi
senin de sesin yok, sesinde soluk yok
boyun uzun ve incisin
rengin kaderin gibi siyah, simsiyah, zifiri karanlık
ıslık bile çalamazsın
evinde yanmaz, tütmez ocaklar
senin saçların bile yok
kapın hep kilitli
pencerelerin hep kapalı, odalarınsa çok kapılı
çünkü senin gözlerin bile yok
hiçbir misafirin yolu düşmez sana, yer çekimine inat uğramaz sana
ya da bana
anlayana...
anlasana!...
Yorumlar