Ana içeriğe atla

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

Klasik Batı Müziği Yazısında Süslemeler

Sadık ÖZÇELİK
G.Ü., Gazi Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Bölümü, Müzik Eğitimi Anabilim Dalı
Ankara-TÜRKİYE
ÖZET
Batı müziği tarihinde, ilk olarak barok dönemi müziğiyle ortaya çıkan, müzik yazısında
süsleme notaları ve sembolleri, müziğe renk, zarafet katan, ifadesini güçlendiren
unsurlar olmuşlardır. Bir müzik eserinde normal notalardan daha küçük ebatlarda
notalar ve özel işaretler şeklinde karşımıza çıkan süslemeler, müziğin normal akışını
engellemeksizin eseri bir nakış gibi süslerler. Müzik eğitimcisi, öğrencisi ve icracısının
müzik yazısını süsleyici bu nota ve işaretlerin, bugünkü uygulamaları yanında
geleneksel tarzlarını da bilmesi, eserin sağlıklı icrası bakımından önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Müzik yazısı, süslemeler, barok müzik.
ABSTRACT
The ornamental notes and symbols in western music notation, which were first seen in
baroque era, are the elements, which give color, strength and elegance to the music.
These ornaments seen as small size notes and special signs in music works embody it
without hindering its normal flow. It is important that music educators, students and
performers know the current applications of these ornamental sighs and notes as well
as their traditional usage for the satisfactory performance of the work.
Key Words: Music notation, Ornaments, Baroque music
1. GİRİŞ
Müzik eserlerinin yazılması, okunması ve söylenmesi için oluşturulmuş işaret, sembol
ve öğelerin tümüne “müzik yazısı” denir. Dünya kültür mirasımızın en önemli
alanlarından biri olan müzik sanatında, tarih içinde çeşitli milletler tarafından
kullanılmış birbirinden farklı müzik yazısının olduğu bilinmektedir. Bu tarihsel müzik
yazılarının kendi dönemlerindeki müzik eserlerinin unutulmaması ve günümüze kadar
aktarılması gibi çok önemli işlevleri yerine getirmiş olduğu bilinen bir gerçektir.
Müzik yazısı bugünkü bildiğimiz yapıya gelinceye kadar, tarih içinde birçok evrelerden
geçmiştir. Müziğin yapısında, icrasında ve çalgılarında meydana gelen her yenilik
müzik yazısında da etkisini göstermiştir (Akkaş, 2000).
Müzik yazısında kullanılan süsleme notaları ve sembolleri, müziğe renk, zarafet katan,
ifadesini güçlendiren unsurlar olmuşlardır. Bu notalar, müziğin normal akışını
engellemeksizin eseri bir nakış gibi süslerler. Süslemelerin sembollerle ifade ediliş
şekilleri, müziğin evrimine paralel olarak yüzyıllar boyunca değişime uğramıştır.
Geçmiş dönemlerde kullanılan bazı süsleme sembolleri zamanla unutulmuş, bazılarının
ise müzik yazısındaki gösterimleri değişmiştir. Örneğin; barok dönemi trilinin icrası ile,
günümüz müzik yazısında kullanılan trilin icrası birbirinden farklıdır. Bu yüzden müzik
yazısında süslemeler konusu, eserin yazıldığı dönemin yapısına uygun icra edilebilmesi
bakımından, icracıların korkulu rüyası olarak nitelendirilmiştir.
Müzik yazısında süslemelerin sembollerle ifade edilişi, günümüze ulaşan yazılı
kaynaklara göre ilk olarak barok dönemi ile başlamıştır. Bu yüzden, barok dönemi
müziği ve süsleme sembolleri konusundan kısa da olsa bahsetmek gerekir.
2. BAROK DÖNEMİ MÜZİĞİNE KISA BİR BAKIŞ
Müzik tarihinde barok çağı, Orta Avrupa’da yaklaşık 1580’lerde başlayıp, 1750’lere
kadar devam eden, kültür ve müzikte büyük değişim ve yeniliklerin olduğu bir çağdır.
Sanatın her dalında aşırı şatafat ve süsleme eğilimi, bu dönemin başta gelen özelliğidir.
Rönesans döneminde, kilisenin bütün sanatlar üzerinde hissedilir bir baskısı vardı ve bu
dönemde üretilen sanat eserlerinin çoğu dinsel temalar içermekteydi. Bu dönemin dinsel
müziği sade, süssüz, oldukça tekdüzeydi ve genellikle enstrümansız (akapella) icra
edilirdi (Zorn, 1995). Rönesans döneminin devamı niteliğinde olan, barok döneminin ilk
yıllarının (erken barok) sanat eserleri, bu dönemin özelliklerini taşımaktadır.
XVII. yüzyılın başlarına gelindiğinde, dünyada her alanda araştırmalar, keşifler,
serüvenler artmış, Amerika bulunmuş, Orta Çağ’ın karanlıkları giderek dağılmaya
başlamıştır. Aynı yıllarda, dünyadaki bu gelişmelere paralel olarak Orta Avrupa’da
yeni, heyecan verici bir mimari stil gelişti. Özellikle saray, katedral ve kilise gibi
yapıların hem iç hem de dış mimarisinde Rönesans dönemi sade yapısının tam tersine,
giderek daha bol süslemeler görülmeye başladı. Dış görünüşün ihtişamı adeta iç
zenginlik ile boy ölçüştü (Agay, 1971). Her çağda olduğu gibi, barok çağında da müzik
sanatı kendi döneminin diğer çağdaş sanatları olan mimarî, resim, edebiyat v.b. ile
etkileşim içindeydi. Yenilik arayışları içindeki mimari sanatı ve diğer sanatlar ile müzik
sanatının birbiriyle sıkı ilişki içinde olması gayet doğaldı. Bu dönem ressamları,
mimarları ve bestecileri yaptıkları eserlerle sık sık seyircileri ve dinleyicileri adeta
şaşkına çevirmeye istekli gözüktüler (Hoffer, 1989). Bu gelişmeler sonucunda ortaya
çıkan değişik müzikal fikirler müziği baskı altında tuttu ve müziğin bestelenmesinde ve
icrasında köklü değişiklikler meydana gelmesine neden oldu. Dolayısıyla, barok
müzikteki duygusal abartı ve süslemeler, öncelikle dönemin şatafatlı mimarisi ile
etkileşimin sonucudur.
XVII. yüzyıla gelinceye kadar, besteciler eserlerinde süslemeleri icracıların teknik
beceri ve kapasitelerine bırakmışlardı. İcracılar müzik eserlerinde süslemeleri genellikle
içlerinden geldiği gibi (doğaçlama) yapıyorlardı. Başka bir deyişle süslemeler, icracı
tarafından hemen oracıkta uydurulan, irticalen çalınan uygulamalar şeklindeydi. XVII.
yüzyılın başlarında, müzik yazısında süslemelerin işaretlerle gösterimine ilişkin ilk
belirtiler Fransız barok müziği eserlerinde görüldü. Ancak bunlar nadirdi ve daha çok
doğaçlama kadanslar, icra edenin beceri ve tekniğini gösteren küçük parçalar, hızlı,
sürekli onaltılık ve sekizlik pasajlar şeklindeydi (Newman, 1995). Yine aynı yıllarda,
uzun bir vokal müzik geleneği olan İtalyan müziğinde ilk kadans çalışmaları görüldü.
Kadans daha sonra özellikle klavye ve bütün enstrümantal müziklerde önemli bir hale
geldi. Almanya’da ise Reinken ve Murschhauser adlı müzisyenler müzik yazılarında ilk
kez esas nota üzerinde başlayan trilleri kullandılar. Bu süreçlerin sonucunda, XVII.
yüzyılın başlarında besteciler eserlerinde, icracılardan hangi süslemeleri istediklerini
çoğunlukla işaretlerle göstermeye başladılar (Holts, 1988).
Müzik tarihinde 1600 ile 1750 yılları arasındaki döneme “barok” ismi, 18. yüzyılın
ikinci yarısında dönemin sanatçıları tarafından verilmiştir. Bu yıllarda sanatçılar geriye
doğru baktıklarında, geçmişte üretilen güzel sanatlar ve müzik eserlerini, Rönesans
dönemi ile kıyaslayarak fazla karmaşık, aşırı süslü, abartılı ve düzensiz bulmuşlar,
bundan dolayı Portekizce’den
Fransızca’ya geçen “borocco” (biçimsiz inci)
kelimesinden esinlenerek onları küçük düşürmek adına “barok” nitelemesini
yakıştırmışlardır (Agay, 1971). Sonunda barok ismi başta mimarî ve müzik olmak
üzere, o çağa ait bütün sanatsal ürünlere atfedilen bir isim olarak günümüze kadar
taşınmıştır.
Bu dönemin tamamında sanatın bütün dallarında olduğu gibi müzikte de karşıtlık
(kontrast) hakimdir. Barok bestecileri geniş düşünce ve duygularını, en canlı şekilde
müzikle aktarmak istemişlerdir. Coşkuyu, kahramanlık duygularını, derin düşünceyi,
gizemi, arzuları, tutkuyu anlatmak için karşıtlıklardan yararlanmışlardır (İlyasoğlu,
1999).
Barok döneminde müzikteki gelişmeler kısaca şöyle özetlenebilir: kilise makamları
yerlerini majör-minör dizilere bırakmışlardır; Rönesans döneminin kontrpuan tekniğine
tepki olarak “tek ses evrimi” (süslü melodi) belirmiş ve kontrpuanın yerini armonik
(dikey) müzik almaya başlamıştır; barok döneminin ilk yıllarında opera, oratoryo,
kantat gibi yeni sahne sanatları doğmuş, vokal ve enstrümantal müzik toplulukları
birlikte müzik yapmaya başlamışlardır; çalgı yapımındaki ilerlemelerin neticesinde
çalgı müziği zirveye ulaşmış, bunun sonucunda kanzona, riçerkar, ve tokkato gibi
yalnız çalgılar için bestelenen, insan sesinden arınmış müzik biçimleri ortaya çıkmıştır;
sürekli bas (bassa continuo) ile rakamlı bas (figured bas) ilk kez bu dönemde
kullanılmaya başlanmıştır, senfonik orkestraların ve yapıtların temelleri atılmıştır.
Bunların dışında, barok dönemi müziğinin en belirgin özelliği, birçoğu aynı zamanda
virtüöz olan bestecilerin, eserlerinde süslemeleri bolca kullanmalarıdır.
Kısaca özetlersek, barok çağı, Rönesans döneminin saf, katıksız dinsel müziği ile, klasik
dönemin biçimsel müziği arasında sanatsal bir köprü oluşturmuştur.
3. BAROK MÜZİĞİNDE SÜSLEME SEMBOLLERİ
Barok dönemi müziğinde süslemeler, basitçe, icracının yeteneği ve yetkisi dahilinde
müziği ifadesinin doğal bir şekli olarak kabul edilirdi. O dönem bestecileri başta mimarî
olmak üzere diğer alanlardaki ihtişamı, zenginliği ve şatafatı eserlerinde yansıtmaya
çalıştılar. Böyle bir ortamda ses ya da çalgı müziğinin (özellikle klavyeli çalgı müziği)
sade, süslemesiz olması düşünülemezdi. Dönemin sanat ortamının gereği olarak
besteciler de eserlerinde kendilerine özgü süsleme sembolleri icat edip, bunları
kullandılar. O tarihlerden günümüze kadar ulaşan ilk kaynak, Wilhelm Friedemann
Bach’ın (1710-1784) “Klavierbüchlein” adlı eserinde yayınladığı, babası John
Sebastian Bach’a ait süslemeler tablosudur (Newman, 1995).
Tablo 1. Wilhelm Friedemann Bach’ın “Klavierbüchlein” adlıeserinden “süslemeler
tablosu”

Aşağıdaki diğer tablo ise, yine aynı dönemde yaşayan besteci Henry D’Anglebert’in
“Pièces de Clavecin” (1689) adlı eserinde bulunan, o dönemlerdeki süsleme
sembolleriyle ilgili tablodur (Newman, 1995).
Tablo 2. Henry D’Anglebert’in “süslemeler tablosu”

Barok dönemi müziğinde yaygın olarak kullanılan, bir kısmı günümüze kadar
değişmeden gelen süsleme sembolleri şunlardır:

● Mordan: Barok müziğinde sık kullanılan, günümüzde de aynı şekilde icra edilen
süslemelerdendir. İcrası aşağıdaki gibidir.

● Tril: Barok müziğinde triller birkaç değişik sembolle karşımıza çıkar. Vuruşla
birlikte, üst komşu notadan başlarlar. Süsleyici notalar grubunun sayısı, notanın
değerine ve parçanın temposuna v.b. bağlıdır. Barok müziğinde kısa ve uzun olmak
üzeri iki şekli vardır.
● Kısa Tril

Görüldüğü gibi bu süslemelerin uygulanışı üst komşu notadan başlamaktadır. Ancak
ezginin yukarıdan adım hareketi ile geldiği durumlarda, tril bu kez esas nota üzerinde
başlayan üçleme şeklinde bir yapıya dönüşürdü. Barok müziğinde kısa tril, 19.yüzyılın
sonlarında üst mordan ya da çevrilmiş mordan olarak adlandırılan süsleme ile aynı
şekilde icra edilirdi (Agay, 1971).

● Uzun Tril: Kısa trilin sembolüne bir ya da iki kıvrım eklenmesi ile elde edilir.
Notanın süresi boyunca tril uzamaktadır.

Uzun trilin alt notadan mı, yoksa üst notadan mı başlayacağını belirtmek için aşağıdaki semboller kullanılırdı. Günümüz nota yazısında artık kullanılmayan bu triller aşağıdaki şekilde icra edilirdi.


● Tril-mordan: Uzun trilin sembolüne dikine bir çizgi eklenir ve şu şekilde icra edilirdi:

Günümüz nota yazısında kullanılmayan, aşağıdaki gibi ilginç, değişik tril-mordan
birleşimleri kullanılmaktaydı.


● Grup: Barok müziğinde sadece bir icrası vardı. Bu yüzden diğer barok dönemi
süsleme işaretlerine göre anlaşılması daha kolaydır. İcrası şöyledir:

Grup sembolü, barok müziğinde nadir olarak iki nota arasında da görüldü. Bu durumda
aşağıdaki gibi icra edilirdi.

● Grup-tril: Aşağıdaki gibi birleşimlerin, barok müziğinde nadiren de olsa kullanıldığı görülmekteydi.

● Basamak Notaları: Barok müziğinde basamak notalarının icrası, en çok karşılaşılan
problemlerden biridir. Çünkü notasyon onların uzun mu ya da kısa mı icra edileceği
konusunda bir ipucu vermemektedir. Barok müzikte kullanılan basamak notası
sembolleri ve icraları aşağıdaki gibidir.

● Basamak notası-mordan: Yine bu dönemde kullanılan ilginç birleşimlerdendir. İcrası
aşağıdaki gibidir.

Özet olarak, barok müziği süslemeleri hakkında aşağıdaki genel kuralları bilmek yararlı
olacaktır:
• Nota grubunun ilk notası vuruşla birlikte başlar,
• Barok süslemeleri diyatoniktir, sadece tonun gerektirdiği sesler kullanılır,
• Süsleme işaretinin altındaki nota ne kadar uzunsa, süslemede o ölçüde zenginleşir,
• Süslemeler, eserin ritmik yapısını bozmayacak şekilde icra edilmelidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'deki - Ülkemizdeki Başlıca Müzik Türleri

TÜRKİYE’DEKİ BAŞLICA MÜZİK TÜRLERİ  Halk müziği : Türkiye'nin çeşitli yörelerinde farklı ağızlar ve formlarda söylenen yöresel etnik müziklerin tümüdür. Yapısal olarak folklorun bir parçasıdır. Anadoluhalk müziği, sözlü halk müziği ve sözsüz halk müziği olmak üzere ikiye ayrılır. Sözlü halk müziğine genel olarak türkü adı verilir. Sözsüz halk müziği ise düzenli yöresel çalgı ezgileridir. Türk halk müziği formları : Halk türkülerinin ölçülü olanına kırık hava, ölçüsüz olanına uzun hava denir. Kırık Hava : Ritmik karakterleri ve ölçüleri belirgin olan ezgilerdir. Düzenli bir ritim özelliği göstermekle birlikte geleneksel söyleyiş kalıplarına bağlı olarak icra edilen bir formdur. Uzun Hava : Geleneksel Türk halk müziğinde genel olarak serbest ritmli (usulsüz) olarak söylenen ezgi türüdür.  Başlıca formları, bozlak , gurbet havası, hoyrat , divan, yol havası, Arguvan ağzı, Çamşıhı ağzı, maya , barak ağzı ve müstezattır. Başlıca çalgılar : Bağlama ( Saz ), Kaval , Kemençe ...

Masal ( DağLar Ardında bir Orman Varmış ) Nota EşLik Melodika&Blok Flüt

Dağlar ardında bir orman varmış ( 2 ) Orda bütün hayvanlar mutlu yaşarmış ( 2 ) Bir insan gelmiş çok da zalimmiş ( 2 ) Vurmuş bir bir onları kesmiş ormanı ( 2 ) Yağmur yağmamış güneş açmamış. ( 2 ) O zalimin sonunu gören olmamış ( 2 ) --------------------- Söz-Müzik: Salih AYDOĞAN EşLik: Y. BİŞGEN

Ortaokul Müzik Dersi Notları Hakkında / Kaç Not Vereceğiz?

EKLEME :  26 Temmuz 2014   Ölçme Değerlendirme Yönetmeliği ' nde yapılan değişikliğe göre en az ( ikisi   sınav  --e-okulda   sınav bölümüne yazılacak-- biri ders içi etkinlik ) 3 not girilecek . Performans görevi kaldırıldı ya hani... artık en az 4 not verme zorunluluğu yok anlayacağınız. a) Haftalık ders saati üç ve üçten az olan derslerde iki, üçten fazla olan derslerde ise üç sınav yapılır. Sınavların zamanı, en az bir hafta önceden öğrencilere duyurulur. Bir sınıfta/şubede bir günde yapılacak sınav sayısı 8 inci sınıfta üçü, diğer sınıflarda ikiyi geçemez. Sınavların süresi bir ders saatini aşamaz. Zümrelerde iki sınav bir ders ve etkinliklere katılım notu verilecektir diye karar almak gerekir (sınavlardan birisi yazılı yapılacaksa bu da belirtilmelidir) Hangi ölçeği kullanacağımıza da kendimiz karar verip zümreye yazıyoruz. Sınavlardan birisini isterseniz yazılı yapabilirsiniz ama ben ikisini de uygulama şeklinde yapıyorum ve değerlendirme ölçeği ha...