Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.
Naim Dilmener bir güncesinde kendisine "Hain eleştirmen Ökkeş" dese de, o daha çok, "Eski 45’likçi", "Saygın eleştirmen", "Müzik danışmanı", "45’lik Gurusu", "Pop müziğin Herodot"u, "Pop müzik gurmesi" ve "Pop müziğin merkezdeki ismi" olarak tanınır müzik dünyasında...
Naim Dilmener, müziği tahmin edemeyeceğiniz kadar çok seviyor. Bütün dertlerini, hatta ekonomik krizleri bile unutturuyor müzik... Gazetelere, dergilere ve çeşitli internet sitelerine müzik üzerine yazılar yazıyor, "Eski 45’likçi." "Yazmaktan o kadar keyif alıyorum ki, hiç kimsenin yazı isteğine yok diyemedim bir süre..." diyor ve sonrasında da bir itirafta bulunuyor: "... Ne yazık ki eski günlerde gösterdiğim dikkati göstermiyor, bir dolu yere yazı yetiştirebilmenin paniği ile resmen çala kalem yazıyorum"
Yıllardır müzik dünyasının içinde ama "...Elimden geldiğince insanlarla ahbaplık kurmaktan uzak durmaya çalışıyorum" diyor. Bu durumun nedenini de şöyle açıklıyor: "Yüzyüze gelmiş olduğunuz, tanıdığınız birilerinin kötü bir albümü hakkında yazı yazmak zorunda kalmaktan daha zor bir şey olamaz, sahiden çok zor"
Yazdığında ise fırtınalar kopuyor. Gerek sanatçıdan, gerek albümü çıkaran firmadan, gerekse sanatçının hayranlarından çok sert tepkiler alıyor. Fakat hiçbir şey doğru bildiğini yapmaktan alıkoyamıyor onu... Tüm bunları ve daha fazlasını, Dilmener’in Everest Yayınları tarafından yayımlanan 2001 ve 2005 yılları arasında tuttuğu günlüklerden oluşan "Eleştirmenin Günlüğü" adlı kitabında bulacaksınız.
bu röpoRtaJ'ın devamı buRada...
Naim Dilmener, müziği tahmin edemeyeceğiniz kadar çok seviyor. Bütün dertlerini, hatta ekonomik krizleri bile unutturuyor müzik... Gazetelere, dergilere ve çeşitli internet sitelerine müzik üzerine yazılar yazıyor, "Eski 45’likçi." "Yazmaktan o kadar keyif alıyorum ki, hiç kimsenin yazı isteğine yok diyemedim bir süre..." diyor ve sonrasında da bir itirafta bulunuyor: "... Ne yazık ki eski günlerde gösterdiğim dikkati göstermiyor, bir dolu yere yazı yetiştirebilmenin paniği ile resmen çala kalem yazıyorum"
Yıllardır müzik dünyasının içinde ama "...Elimden geldiğince insanlarla ahbaplık kurmaktan uzak durmaya çalışıyorum" diyor. Bu durumun nedenini de şöyle açıklıyor: "Yüzyüze gelmiş olduğunuz, tanıdığınız birilerinin kötü bir albümü hakkında yazı yazmak zorunda kalmaktan daha zor bir şey olamaz, sahiden çok zor"
Yazdığında ise fırtınalar kopuyor. Gerek sanatçıdan, gerek albümü çıkaran firmadan, gerekse sanatçının hayranlarından çok sert tepkiler alıyor. Fakat hiçbir şey doğru bildiğini yapmaktan alıkoyamıyor onu... Tüm bunları ve daha fazlasını, Dilmener’in Everest Yayınları tarafından yayımlanan 2001 ve 2005 yılları arasında tuttuğu günlüklerden oluşan "Eleştirmenin Günlüğü" adlı kitabında bulacaksınız.
bu röpoRtaJ'ın devamı buRada...
Yorumlar