Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.
Henüz yazıları tam olarak çözülemedi. Ama Gordion’da sürdürülen kazılar, bu gizemli uygarlığın bilinmeyenlerine ışık tutuyor.
Midas'ın kulakları eşek kulakları "Çoğumuzun çocukluk anılarında yer eden bu sözlerin, Latin ozanı Ovidius'un "Metamorphoses" adlı eserinden günümüze ulaştığını bilenlerin sayısı pek de fazla olmasa gerek. Ovidius, zenginlikten nefret eden Kral Midas'ın ormanlara giderek, Pan'ın mesken tuttuğu mağaralarda yaşadığını anlatır. Ancak Pan ile arkadaşlığı Midas'a pahalıya mal olur...
Tanrı Apollon, kendi müziği ile rekabete kalkışan Pan'ın flütünden dökülen nağmeleri dinlemekte ısrar ettiği için Midas'ı cezalandırır...
"... Apollon, hünerli parmaklarıyla lirin tellerini çalar ve onun tatlı nağmeleriyle büyülenen yargıç Tmolos, Pan'a lir önünde flütünü susturmasını emreder. Kutsal dağ tanrısının kararını herkes onaylar, sadece Midas itiraz eder ve bunun haksızlık olduğunu söyler. Delos'lu tanrı (Apollon) böylesine alık kulakların insani şeklini korumasına tahammül edemez. Onları uzatır, içini dışını gri kıllarla doldurur; hatta onları yerinde duramaz yaparak, hareket gücü verir. Diğer yerleri insan olmasına rağmen bir tarafı böylece cezalandırılmıştır..."
Ovidius'un öyküsünde Apollon'un intikamı daha acı sonuçlar doğuruyor: Midas, kulaklarını gizlemeye çalışsa da, onun uzun saçlarını kesen hizmetkârı bu ayıbını görüyor. Ancak bunu ilan etmeye cesaret edemiyor; toprakta hızlıca bir çukur açıyor ve gördüklerini fısıldıyor. Daha sonra orada biten sık kamışlar büyüdüklerinde, rüzgârda salınarak gömülü sözleri tekrar ediyor ve Midas'ın eşek kulakları öyküsü rüzgârla birlikte her yere yayılıyor.
Sadece bu efsane değil, tuttuğu her şeyi altına çevirme isteği yüzünden açlıktan ölüm noktasına gelmesi de Phryg (Frig) kralı Midas'ı, belki de Anadolu topraklarının en popüler kralı haline getiriyor. Ovidius'ta olduğu gibi, antik Batı kaynaklarında daha çok Midas'ın cahil ve gülünç kişiliği vurgulanıyor.
Oysa Midas, ne eşek kulaklıydı ne de altınlar içinde yüzen bir kral!..
Bugüne kadar Anadolu'da yapılan Phryg kazılarında yok denecek kadar az sayıda altın esere rastlandı. Ahşap, tunç ve çanak çömlek işçiliğinde son derece ileri olan Phrygler'in kralları için yapılan "altınlar içinde yüzdüğü" yakıştırması bir efsaneden öteye gitmiyor.
Midas, Phryg uygarlığının adı bilinen ilk kralı Gordios'un oğluydu ve babasından sonra Phryg tahtına geçti.
Phryg Krallığı'nın etki alanı, İÖ 9.7. yüzyıllar arasında, merkezi Ankara çevresi olmak üzere, Kızılırmak'ın (Halys) doğusundan, kuzeyde Samsun'a; güneyde Niğde ve Elmalı Ovası'na; batıda Eskişehir ve Bandırma'ya kadar yayılıyordu.
Midas efsaneleri sayesinde dilden dile dolaşan Phrygler, yaklaşık 300 yıl Orta Anadolu'nun efendisi olsalar da henüz yazıları tam olarak çözülemediği için, Anadolu'nun, hakkında en az şey bilinen uygarlıklarından biri...
http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/0801/konu.aspx?Konu=1
National Geographic Dergisnin Ocak sayınsında geniş bilgiye sahip olacaksınız,frigler tarihi ile ilgili birçok bilgiye sahip olmak istiyorsanız ocak sayını almayı unutmayınız...
Yorumlar