De/da ayırmayı öğrenememiş bir insanın sağlıklı düşünmesinin imkansız olduğunu bıkmadan, yorulmadan hatırlatacağız insanlara. Ciddi bir semptomdur. Hiç şaşmaz. Yazıda özensiz olan düşüncede de şapşaldır, nüansları kavrayamaz, çıkarımları isabetsizdir. Oysa düşünce sanatının özü, kavramları ayırt edebilmektir. ( S.N. )
BİR KAR TANESİ ÜZERİNE
(bir güneş ve sonsuzluk arasında)
Pekin ağırlığının inceliği değil, burada gergin, dünya,
ve her zamanki gibi; ne de yeşil çeşme bakışı onun kimi zaman
yalnız güneşin suyu ile şimdi; ne de narin inişi yanaklarının
suskun, karanlık oyuğuna ağzının; ne de hoş omzu,
farklı bir japongülü gibi şimdi ve ne temiz; ne de saçı, altından,
gri, bir gün, sonra siyah, eşsiz değerde; ne de
öyle telaş eden, herşeyinde günün ve gecenin,
ve herşeyin üzerinde, daktiloda, kalemde, tükenmezdi
küçük elleri, benim için; ne de…; dediler ki talihim için bana:
"Son büyüm, iyi hatırla! İyi
hatırla!, yerleşti sahip olduğum olumsuz bir şeyde; sanki
bir grinin ışıklarını yayan gölge esintisi, sesleri
bir sessizliğin (ve sonsuz ahenkten olan şimdi), ölümcül
bilinmeyeni bir cüretkar güzelliğin; yerleşimci, kuşkusuz, daha görünür,
belki, tutulmalarda."
Talihim için, daha geçe kaldı sonsuzluk; ve çıktı
o; sonra anlattığı gibi, düşünülmüş bir tünelin başka ağzında:
ve çıkışını da gördü kızıl güneşin, kar tanesi üzerinde.
(bir güneş ve sonsuzluk arasında)
Pekin ağırlığının inceliği değil, burada gergin, dünya,
ve her zamanki gibi; ne de yeşil çeşme bakışı onun kimi zaman
yalnız güneşin suyu ile şimdi; ne de narin inişi yanaklarının
suskun, karanlık oyuğuna ağzının; ne de hoş omzu,
farklı bir japongülü gibi şimdi ve ne temiz; ne de saçı, altından,
gri, bir gün, sonra siyah, eşsiz değerde; ne de
öyle telaş eden, herşeyinde günün ve gecenin,
ve herşeyin üzerinde, daktiloda, kalemde, tükenmezdi
küçük elleri, benim için; ne de…; dediler ki talihim için bana:
"Son büyüm, iyi hatırla! İyi
hatırla!, yerleşti sahip olduğum olumsuz bir şeyde; sanki
bir grinin ışıklarını yayan gölge esintisi, sesleri
bir sessizliğin (ve sonsuz ahenkten olan şimdi), ölümcül
bilinmeyeni bir cüretkar güzelliğin; yerleşimci, kuşkusuz, daha görünür,
belki, tutulmalarda."
Talihim için, daha geçe kaldı sonsuzluk; ve çıktı
o; sonra anlattığı gibi, düşünülmüş bir tünelin başka ağzında:
ve çıkışını da gördü kızıl güneşin, kar tanesi üzerinde.
Yorumlar