Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.
Kör olmasaydın da göreydin O'nu!
1959 yılındaki Küba devriminde anahtar rolü üstlenen Che Guevara, 1966 yılında sosyal bir devrimi başlatmak amacıyla Bolivya'ya gitmişti. 9 Ekim 1967'de, Che Guevara'yı öldüren Bolivyalı çavuş Mario Teran, ilerleyen yıllar içinde kaybettiği görme yetisini Che'nin 'mirasçıları' sayesinde yeniden kazandı. İnsani yardım amacıyla Bolivya'da görev yapan Kübalı hekimlerin sunduğu ücretsiz sağlık hizmetinden yararlanan Mario Teran'ın katarakt ameliyatı olduğu öğrenildi.
Küba'nın, insani yardım amaçlı 'Mucize Operasyonu' çerçevesinde Bolivya'da yaptırdığı bir hastaneye giden Teran, yüzlerce yerli ve çiftçi gibi tek kuruş ödemeden ameliyat oldu. Teran'ın geçirdiği operasyonu basına duyuran ise emekli askerin oğlu oldu. Santa Cruz'da yayımlanan El Deber gazetesini haberdar eden Teran'ın oğlu, Kübalı doktorlara teşekkür etmek istediklerini açıkladı.
Mario Teran'ın başarılı göz ameliyatını nakleden, Küba'da yayımlanan Granma gazetesinde ise Che'nin katilinin Küba devrimi sayesinde gökyüzünü ve ormanları, torunlarının gülümseyen yüzlerini, futbol maçlarını yeniden görebileceği, ancak bir insanı soğukkanlılıkla öldürmesine yol açan fikirler ile o insanın fikirleri arasındaki farkı yine de göremeyeceği yazıldı.
“Vur beni korkak!"
CHE, Bolivya'nın Quebrada del Yuro kanyonunda 8 Ekim 1967'de CIA'in desteğiyle Bolivyalı askerlerce ele geçirilmesinin ardından, yakındaki La Higuera köyüne götürüldü. Geceyi yaralı bir şekilde köyün okulunda geçirdikten sonra, ertesi gün yerel saatle 13.10'da öldürüldü. Mario Teran'a, askerlerin kendi aralarında çektiği kurayla Che'yi öldürme görevi verilmişti. Teran'ın infaz sırasında aşırı heyecanlandığı, bu yüzden bilinçli ateş edemediği söylenir. Che'nin son sözleri ise şöyleydi: "Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın!.." Teran otomatik tüfeğini doğrulttu ve ateş etti. Kollarından ve bacaklarından vurulan che yere düştü. Son gücünü kullanarak bileklerini ısırdı. Bağırmadan ölmek istiyordu.
...
Öldü.
Cesedi Vallegrande yakınlarında bir hastaneye kaldırılarak dünya medyasına sergilenmişti. Che Guevara'nın cesedi, 1997 yılında iade edildiği Küba'da yeniden defnedilmişti.
1970 yılının 6 ocak gününde Havana’daki Jose Marti havaalanına tarifeli bir Aeroflot uçağı iner. Uçak Moskova’dan kalkmış, Fas’ın büyük şehirlerinden Kazablanka’da durak yaparak buraya varmıştır. Uçaktan inen yolcular arasında küçük el çantasını elinde sıkı sıkı tutan biri vardır. Bolviyalı gazeteci Victor Zannier Küba’nın birinci kişisine çok önemli bir emaneti teslim edecektir.
Zannier’in getirdiği bu emanet, FideL Castro’nun “Küba toprağına ulaşan kutsal emanet” dediği Che Guevara’nın bileklerinden kesilmiş elleriydi. Bir kavanoz içinde, formol denilen koruyucu ilaca bulanmış bir şekilde duruyordu.
(…)
Bolivya’nın o zamanki içişleri bakanı Antonio Arguedas yatağının altında küçük bir sandık durmaktadır. Hikaye burada başlıyor. Sandığın içinde bir kavanoz. Tam iki yıl boyunca o yastığın altında…
Antonio Arguedas CIA ajanı olduğu halde Küba’ya ve Küba yönetimine dostluk göstermek istemiş. Bunun bir kanıtı, Che’nin Bolivya’da tuttuğu günlüğün bir fotokopisini Fidel’e ulaştırması. İçinde yer aldığı hükümetin değişmesinin ardından bir karar verir; emanet Havana’ya ulaştırılmalıdır. ( Antonio Arguedas’ın 2000 yılında bir bombalama sonucu öldüğü biliniyor)
Arguedas dostluk kurduğu Victor Zannier’den bu konuda yardımını ister. Zannier de Bolivya Komünist Partisi üyelerinden Juan Coronel’e meseleyi açar. Zira Coronel açığa çıkmamış bir üyedir, eşi de diplomattır.
“Ben 20 Aralık 1969’da La Paz’dan Paris’e gitmek üzere yola çıktım” diyen birinci yolcu Zannier, Paris’ten trenle Prag’a oradan da uçakla Coronel’in kendisini beklediği Moskova’ya gittiğini söylemiştir.
İkinci yolcu Coronel ise, Zannier’den sekiz gün sonra Peru’nun başkenti Lima’dan Madrid’e ulaşmış. Oradan da Budapeşte’ye uçar. Tarih 29 Aralık 1969. Daha sonra da Moskova’ya gitmek üzere Prag’a geçer.
Paket La Plaz’dan Şili’nin başkenti Santiago de Chile’ye seyahat etti, oradan da Montevideo’ya, işte burada gece vakti gizlice Macaristan Büyükelçiliği’ne sokuldu, elçilikten de hep diplomatik posta olarak Buenos Aires, Paris ve Budapeşte rotasını izledi. Moskova’ya ne sebeple sokulduğuna götürüldüklerine gelince; “hiç kuşkum yok ki Sovyet gizli servisi bu emaneti Havana’ya ulaşmasından önce incelemek istemiştir!”( Macar Gazeteci Gyula Ortutay)
haber : yeniharman 112 - yazı: adNan öZeR
---------------------000--------------------
* CIA ajanı Rodriguez, Che'ye yaklaşır. Ölüm saati gelmiştir. Yıllardır bir avcı gibi bu adamın peşinden koşmuştur. Ve işte elindedir. Ama hayır hayır elinde değildir. Che bu ajanın yanında yücelerdedir... CIA ajanı bile ezilir bu devrimcinin karşısında ve şöyle not eder son anı:
"Benim için çok duygusal bir andı. Artık ondan nefret etmiyordum. Hakikat anı gelmişti ve bir erkek gibi davranıyordu. Ölümü cesaretle ve incelikle karşıladı."
Rodriguez ailesine iletmek istediği bir mesaj olup olmadığını sordu ve Che son sözünü söyledi:
"Fidel'e yakın zamanda Amerika'da devrimin zaferini göreceğini söyleyin... Ve karıma yeniden evlenip mutlu olmaya çalışmasını söyleyin."
---------------------000--------------------
*1973'ün 11 Eylül'ünde CIA ve Şilili faşistler Başkan Allende'nin Başkanlık Sarayı'nı kuşatır.
aLLende muhtemelen 6 yıl öncesini düşünür, 9 Ekim 1967'yi ve Che'yi. Elinde tüfeği önce savunur başkanlık sarayını. Kurşunu kalmaz. Ölüm yakındır.
Korumalarına yaşama emri verir ve onları dağıtır ve kalan tek kurşunu kafasına sıkar.
1959 yılındaki Küba devriminde anahtar rolü üstlenen Che Guevara, 1966 yılında sosyal bir devrimi başlatmak amacıyla Bolivya'ya gitmişti. 9 Ekim 1967'de, Che Guevara'yı öldüren Bolivyalı çavuş Mario Teran, ilerleyen yıllar içinde kaybettiği görme yetisini Che'nin 'mirasçıları' sayesinde yeniden kazandı. İnsani yardım amacıyla Bolivya'da görev yapan Kübalı hekimlerin sunduğu ücretsiz sağlık hizmetinden yararlanan Mario Teran'ın katarakt ameliyatı olduğu öğrenildi.
Küba'nın, insani yardım amaçlı 'Mucize Operasyonu' çerçevesinde Bolivya'da yaptırdığı bir hastaneye giden Teran, yüzlerce yerli ve çiftçi gibi tek kuruş ödemeden ameliyat oldu. Teran'ın geçirdiği operasyonu basına duyuran ise emekli askerin oğlu oldu. Santa Cruz'da yayımlanan El Deber gazetesini haberdar eden Teran'ın oğlu, Kübalı doktorlara teşekkür etmek istediklerini açıkladı.
Mario Teran'ın başarılı göz ameliyatını nakleden, Küba'da yayımlanan Granma gazetesinde ise Che'nin katilinin Küba devrimi sayesinde gökyüzünü ve ormanları, torunlarının gülümseyen yüzlerini, futbol maçlarını yeniden görebileceği, ancak bir insanı soğukkanlılıkla öldürmesine yol açan fikirler ile o insanın fikirleri arasındaki farkı yine de göremeyeceği yazıldı.
“Vur beni korkak!"
CHE, Bolivya'nın Quebrada del Yuro kanyonunda 8 Ekim 1967'de CIA'in desteğiyle Bolivyalı askerlerce ele geçirilmesinin ardından, yakındaki La Higuera köyüne götürüldü. Geceyi yaralı bir şekilde köyün okulunda geçirdikten sonra, ertesi gün yerel saatle 13.10'da öldürüldü. Mario Teran'a, askerlerin kendi aralarında çektiği kurayla Che'yi öldürme görevi verilmişti. Teran'ın infaz sırasında aşırı heyecanlandığı, bu yüzden bilinçli ateş edemediği söylenir. Che'nin son sözleri ise şöyleydi: "Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın!.." Teran otomatik tüfeğini doğrulttu ve ateş etti. Kollarından ve bacaklarından vurulan che yere düştü. Son gücünü kullanarak bileklerini ısırdı. Bağırmadan ölmek istiyordu.
...
Öldü.
Cesedi Vallegrande yakınlarında bir hastaneye kaldırılarak dünya medyasına sergilenmişti. Che Guevara'nın cesedi, 1997 yılında iade edildiği Küba'da yeniden defnedilmişti.
1970 yılının 6 ocak gününde Havana’daki Jose Marti havaalanına tarifeli bir Aeroflot uçağı iner. Uçak Moskova’dan kalkmış, Fas’ın büyük şehirlerinden Kazablanka’da durak yaparak buraya varmıştır. Uçaktan inen yolcular arasında küçük el çantasını elinde sıkı sıkı tutan biri vardır. Bolviyalı gazeteci Victor Zannier Küba’nın birinci kişisine çok önemli bir emaneti teslim edecektir.
Zannier’in getirdiği bu emanet, FideL Castro’nun “Küba toprağına ulaşan kutsal emanet” dediği Che Guevara’nın bileklerinden kesilmiş elleriydi. Bir kavanoz içinde, formol denilen koruyucu ilaca bulanmış bir şekilde duruyordu.
(…)
Bolivya’nın o zamanki içişleri bakanı Antonio Arguedas yatağının altında küçük bir sandık durmaktadır. Hikaye burada başlıyor. Sandığın içinde bir kavanoz. Tam iki yıl boyunca o yastığın altında…
Antonio Arguedas CIA ajanı olduğu halde Küba’ya ve Küba yönetimine dostluk göstermek istemiş. Bunun bir kanıtı, Che’nin Bolivya’da tuttuğu günlüğün bir fotokopisini Fidel’e ulaştırması. İçinde yer aldığı hükümetin değişmesinin ardından bir karar verir; emanet Havana’ya ulaştırılmalıdır. ( Antonio Arguedas’ın 2000 yılında bir bombalama sonucu öldüğü biliniyor)
Arguedas dostluk kurduğu Victor Zannier’den bu konuda yardımını ister. Zannier de Bolivya Komünist Partisi üyelerinden Juan Coronel’e meseleyi açar. Zira Coronel açığa çıkmamış bir üyedir, eşi de diplomattır.
“Ben 20 Aralık 1969’da La Paz’dan Paris’e gitmek üzere yola çıktım” diyen birinci yolcu Zannier, Paris’ten trenle Prag’a oradan da uçakla Coronel’in kendisini beklediği Moskova’ya gittiğini söylemiştir.
İkinci yolcu Coronel ise, Zannier’den sekiz gün sonra Peru’nun başkenti Lima’dan Madrid’e ulaşmış. Oradan da Budapeşte’ye uçar. Tarih 29 Aralık 1969. Daha sonra da Moskova’ya gitmek üzere Prag’a geçer.
Paket La Plaz’dan Şili’nin başkenti Santiago de Chile’ye seyahat etti, oradan da Montevideo’ya, işte burada gece vakti gizlice Macaristan Büyükelçiliği’ne sokuldu, elçilikten de hep diplomatik posta olarak Buenos Aires, Paris ve Budapeşte rotasını izledi. Moskova’ya ne sebeple sokulduğuna götürüldüklerine gelince; “hiç kuşkum yok ki Sovyet gizli servisi bu emaneti Havana’ya ulaşmasından önce incelemek istemiştir!”( Macar Gazeteci Gyula Ortutay)
haber : yeniharman 112 - yazı: adNan öZeR
---------------------000--------------------
* CIA ajanı Rodriguez, Che'ye yaklaşır. Ölüm saati gelmiştir. Yıllardır bir avcı gibi bu adamın peşinden koşmuştur. Ve işte elindedir. Ama hayır hayır elinde değildir. Che bu ajanın yanında yücelerdedir... CIA ajanı bile ezilir bu devrimcinin karşısında ve şöyle not eder son anı:
"Benim için çok duygusal bir andı. Artık ondan nefret etmiyordum. Hakikat anı gelmişti ve bir erkek gibi davranıyordu. Ölümü cesaretle ve incelikle karşıladı."
Rodriguez ailesine iletmek istediği bir mesaj olup olmadığını sordu ve Che son sözünü söyledi:
"Fidel'e yakın zamanda Amerika'da devrimin zaferini göreceğini söyleyin... Ve karıma yeniden evlenip mutlu olmaya çalışmasını söyleyin."
---------------------000--------------------
*1973'ün 11 Eylül'ünde CIA ve Şilili faşistler Başkan Allende'nin Başkanlık Sarayı'nı kuşatır.
aLLende muhtemelen 6 yıl öncesini düşünür, 9 Ekim 1967'yi ve Che'yi. Elinde tüfeği önce savunur başkanlık sarayını. Kurşunu kalmaz. Ölüm yakındır.
Korumalarına yaşama emri verir ve onları dağıtır ve kalan tek kurşunu kafasına sıkar.
Aprendimos a quererte
Desde la historica altura
Donde el sol de tu bravura
Le puso cerco a la muerte
Estribillo:
Aqui se queda la clara
La entraniable transparencia
De tu querida presencia
Comandante Che Guevara
Tu mano glorioso y fuerte
Sobre la historia dispara
Cuando todo Santa Clara
Se despierta para verte
Estribillo
Vienes quemando la brisa
Con soles de primavera
Para plantar la bandera
Con la luz de tu sonrisa
Estribillo
Tu amor revolucionario
Te conduce a nueva empresa
Donde esperan la firmeza
De tu brazo libertario
Estribillo
Seguiremos adelante
Como junto a ti segimos
Y con Fidel te decimos
Hasta Siempre, Comandante
(Carlos Puebla-1967)
Sonsuza Dek
O tarihi günlerden bu yana
Yer etti içimize senin sevgin
Parladığı yerde yiğitlik güneşin
Ölüm bir çelenk kondurdu başına
Nakarat:
O aydınlık durur hala
Yürekleri saran ışıltısıyla
Bağlıdır senin sevgili varlığına
Kumandan Che Guevara
Vuruyorsun tarihin içinden
Şanlı ve güçlü yumruğunla
Bütün Santa Clara düşüp yollara
Seni görmek isterken
Nakarat
Gelirsin bahar güneşiyle
Tutuşturduğun meltemle
Gelirsin bayrağımızı dikmeye
Ve bir ışık gülüşünde
Nakarat
Devrim aşkıyla yanan yüreğin
Götürür yeni bir hedefe seni
Orda bekler hep birileri
Kurtarsın diye güçlü ellerin
Nakarat
Yolundayız hiç durmadan
Birleşmiş seni izliyoruz
Fidel'le birlikte bak söylüyoruz:
Sonsuza dek ey Kumandan!
(Türkçesi: Adnan Özer)
Yorumlar