Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

docStock diye biR yeR...

biR iki gün oLdu sanıRım. biLdiRgeç'te bakiyyebemolu nickiyLe bu biLdiRİ yayınLanaLı... sazanım ya hemen atLadım. HeRkes kendi iLgi aLanına göre göRüyoR nesneLeri maLum... bahsediLen yeRde müzikLe iLgiLi biR-iKi şey aRattırayım dedim ve karşıma buRası çıktı. Müzik öğRetmenLerinin işine yarar düşünerek payLaşmaya kaRaR veRdim. teşekküRLeR bakiyyebemolu :)

Performans Görevi Üzerine...

MEB, İlköğretim öğrencilerinin "Performans Görevleri"ni nasıl yapacaklarını yayınladığı genelgeyle epey zaman önce duyurdu. Ama hâLâ kafası karışık öğretmen arkadaşlara bir hatırlatma babında bu yazıyı yolluyorum. İlköğretim öğrencilerinin “yaratıcılığını kullanma, eleştirel düşünme, araştırma yapma, problem çözme” gibi becerilerini geliştirmeyi amaçlayan “performans görevleri”, evde değil öğretmenlerin rehberliğinde sınıflarda yapılacak. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) İlköğretim Genel Müdürü İbrahim Er imzasıyla “Ölçme ve Değerlendirmede Tereddüt Edilen Hususlar” başlıklı genelge yayımlandı. Genelgede, özellikle öğrencilerin “performans görevleri”ni nasıl yapacaklarına ilişkin esaslara yer verildi. Genelgede, bir süre önce yenilenen ilköğretim programları doğrultusunda ölçme ve değerlendirme amaçlı uygulamalar yürütüldüğü belirtilerek, bu çerçevede öğrencilere “performans ödevi” verilmesinin öngörüldüğünü anlatıldı. Ancak daha sonra, “performans ödevi”ni öğrencilerin ...

son yolculuk

…Ve gideceğim ben. Ve kalacak şakıyan kuşlar; ve kalacak meyve bahçem, yeşil ağacıyla, beyaz kuyusuyla. Mavi ve dingin olacak gökyüzü, tüm akşamlar; Ve çanlar çalacak, çaldıkları gibi bu akşam, Çanları çan kulesinin. Ölecek beni sevenler bir zaman; Yenilenecek kent her yıl, biraz daha; Ve çiçekli, kireçli bahçemin olduğu köşede, Dolaşacak ruhum avare avare, hasretli… Ve gideceğim ben; ve tek olacağım, ocaksız, yeşil Ağaçsız, beyaz kuyusuz, Mavi göksüz ve dingin… Ve kalacak şakıyan kuşlar, ardımda.

BİR KAR TANESİ ÜZERİNE

BİR KAR TANESİ ÜZERİNE (bir güneş ve sonsuzluk arasında) Pekin ağırlığının inceliği değil, burada gergin, dünya, ve her zamanki gibi; ne de yeşil çeşme bakışı onun kimi zaman yalnız güneşin suyu ile şimdi; ne de narin inişi yanaklarının suskun, karanlık oyuğuna ağzının; ne de hoş omzu, farklı bir japongülü gibi şimdi ve ne temiz; ne de saçı, altından, gri, bir gün, sonra siyah, eşsiz değerde; ne de öyle telaş eden, herşeyinde günün ve gecenin, ve herşeyin üzerinde, daktiloda, kalemde, tükenmezdi küçük elleri, benim için; ne de…; dediler ki talihim için bana: "Son büyüm, iyi hatırla! İyi hatırla!, yerleşti sahip olduğum olumsuz bir şeyde; sanki bir grinin ışıklarını yayan gölge esintisi, sesleri bir sessizliğin (ve sonsuz ahenkten olan şimdi), ölümcül bilinmeyeni bir cüretkar güzelliğin; yerleşimci, kuşkusuz, daha görünür, belki, tutulmalarda." Talihim için, daha geçe kaldı sonsuzluk; ve çıktı o; sonra anlattığı gibi, düşünülmüş bir tünelin başka ağzında: ve çıkışını da gördü ...

BademcikLer aLınmaLı mı yoksa aLınmamaLı mı?

Bademcikler alınmalı mı yoksa alınmamalı mı? Üst solunum yollarından giren mikropları tanıyarak vücudu savunmaya hazırlamak gibi görevleri bulunan bademcikler büyüdükleri ve kişiyi rahatsız eden duruma geldiklerinde akıllara şu soru takılıyor. Bademcikler alınmalı mı, yoksa alınmamalı mı? Bu konuda merak edilen soruların yanıtlarını Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Erhun Şerbetçi veriyor. bebek.com: Bademcik vücutta ne işe yarar? Doç. Dr. Erhun Şerbetçi: Bademcikler vücudun bağışıklık sisteminde rol oynayan lenf sisteminin boğazda yerleşmiş dokularından bir çiftidir. Özellikle üst solunum yollarından giren mikropların tanınarak vücudu savunmaya hazırlamak gibi görevleri vardır. bebek.com: Vücudun bademciğe ihtiyacı var mıdır? Doç. Dr. Erhun Şerbetçi: Bademcikler özellikle çocukluk döneminde vücudun, hastalıklara karşı, ilk savunma bölg...

NefeS geLiştirme pRoGRamı...

bu yazı bu siteden, yazıyı/biLgiyi payLaşan" reSo " nicKLi kişiden izin aLınaRak yayınLanmaktadıR!. payLaştıĞı için teşekküRLer :) Günde beş dakika ayırarak ciğerlerimizin gücünü artırmayı ve soluma kontrolünü geliştirmeyi sağlayacaktır. 21 günlük bir çalışmadır AÇIKLAMA 1- Günde beş dakika ayırarak uygulanır. 2- Bu çalışma 21 gün sürecek bir uygulamadır. 3- Her alıştırmaya derin bir soluk alınarak başlanır. 4- Amaç doğal ve aşamalı bir gelişme olup, aşırılığın her türlüsü gereksizdir. 5- Günlük soluma alıştırmaları, enstrumanda da uygulanabilir. 6- Bu alıştırmaların doğru yapılması ve belli bir zaman ayırmak gerekeceği için sabırlı olunmalıdır.   ALIŞTIRMALARDA ÜFLEME ŞEKİLLERİ 1- Hafif üfleme 2- Orta şiddette üfleme 3- Güçlü üfleme Tam bir soluk alma ...

Değmen Benim GamLı Yaslı Gönlüme... Gitar akor

Bitlis'te Beş Minare - Gitar Akor

Bir Of Çeksem - Gitar Akor

Allı Turnam - Gitar Akor

Ağasarın Balını da - Oy Asiye - Gitar Akor

Satrancın Öyküsü

Satrancın ilk kez M.S. 570 yıllarında Hindistan ’da oynandığını biliyoruz. Bunu nereden mi biliyoruz? O tarihlerde yazılmış olan pek çok evrakta satranç oyunundan söz ediliyor. Daha önce Çin ’de bu oyunun oynandığı rivayet ediliyorsa da Çin kayıtlarında, o her şeyi kaydeden Çin kaynaklarında, satrançtan söz edilmediği için biz yine de satrancın başlangıcı olarak 570-600 yıllarını ve Hindistan’ı alıyoruz. Rivayet oLunur ki,  oyunu bulan Brahman rahibi, Şah’a bir ders vermek istemiş; “Sen ne kadar önemli bir insan olursan ol, adamların, vezirlerin, askerlerin olmadan hiçbir önemli iş yapamazsın” demek istemiş. Şah durumdan memnun görünmüş. “Peki , oyunu ve dersini beğendim. Dile benden ne dilersen” demiş. Rahip bunun üzerine Şah’ın alması gereken dersi hala almadığını düşünerek “Bir miktar buğday istiyorum” demiş. “Sana bulduğum bu oyunun birinci karesi için bir buğday istiyorum. İkinci karesi için iki buğday istiyorum. Üçüncü karesi için dört buğday istiyorum. Böylece her karede,...

ince hesap...

Hesaplamaya başlayınca ilk kareler kolay gitmiş. Birinci kareye bir buğday, ikinci kareye iki buğday, üçüncü kareye dört buğday... Ancak 10. kareye gelindiğinde toplam 1023 buğday vermeleri gerekiyor. Bu yaklaşık bir avuç buğdaya denk gelir. Hesabın hep böyle gideceğini, rahibe hep böyle üç beş buğday vereceklerini zannediyorlardı. Zaten 15. karede yalnızca 1,5 kilo buğday vereceklerdi. 25. kareye gelince vermeleri gereken buğdayın 1,5 ton olduğunu görmüşler ama fazla heyecanlanmamışlar. Oysa 31. kareye gelince bu işin şakası olmadığını anlamaya başlamışlar, çünkü vermeleri gereken buğday 92 tonmuş. Yine hesaplamaya devam etmişler. 49. kareye geldikleri zaman 24 milyon ton buğday vermeleri gerekiyor. Bu ise bugünkü Türkiye’nin bir yıllık buğday üretiminden fazla. 54. kareye geldiklerinde ise 771 milyon ton buğday vermeleri gerekiyor toplam olarak. Bu da dünyamızın bugünkü...

'Şey' kelimesi nereden geLiyor...

Ömer Hayyam , küp denklemleri ile ilgili ciddi bir eser yazmaya koyuldu. Bu cebir 'sel denklemin bilinmeyenine, Arapça " şey " diyordu. Bu sözcük İspanyolca yapıtlarında Xay diye yazıldığından, zamanla X  biçimi alacak ve bilinmeyeni göstermekte kullanılan evrensel X harfine dönüşecekti. Amin Maalouf , Semerkant , s.34

Yasaklanan Film müziği...

Eisenstein ’ın sinemanın baş yapıtlarından ilki sayılan “ Potemkin Zırhlısı ” filminin müziği Alman besteci Edmund Meisel tarafından hazırlanır. Müzik öylesine etkileyicidir ki bazı ülkelerde filmin gösterilmesine izin verilse de müzik yasaklanır. Meisel’in bu etkileyici bestesi ne yazık ki kayıptır. (S.152) SUNAY AKIN ÖNCE KADINLAR VE ÇOCUKLAR ÇINAR YAYINLARI I. BASIM İSTANBUL, EKİM 1999

LAYHARİ...

Osmanlı örgütlü bir toplumdur, her mesleğin loncası külhanbeylerin bile tarikatı vardır ve ismi de  “LAYHARİ”dir. Gazneli döneminde, 10. Asırda yaşamış, şarap fıçılarının dibinde kalmış tortuları yemekle meşhur Layhari, çamur yiyici demektir.(s.108 ) NİHAT GENÇ “ Köpekleşmenin Tarihi ” İletişim Yayınları

Ses Frekanslarının Hertz cinsinden değerleri

Ses nedir frekans nedir diyorsanız şuraya bakmanızı tavsiye ederim.

Neyzen Tevfik....

"Dinleyen her zerreye bir hitabım var benim Kâinat isminde hiçten bir kitabim var benim. Ya hitabımdan okusun ya kitabımdan beni, Yazdığım efsânede on altı bâbim var benim! Hey etimde müttefik magrible maşrik, veche yok, Gayr-i mer i zerrede bin aftâbim var benim`"   14 Haziran 1879'da, babası Bafralı Hafız Hasan Fehmi Efendi`nin rüştiye öğretmeni olarak görevli bulunduğu Bodrum`da dünyaya geldi. Tam adı Tevfik Kolaylı'dır. Yergi şiirleriyle, kalenderce ve kural tanımaz yaşantısıyla, içki düşkünlüğüyle tanınan şair ve neyzen. ‘‘Neyzen Tevfik’’ diye anılır. Babasının görevli bulunduğu Urla kasabasında amatör bir neyzenden nota ve usul bilgileri öğrenerek başladığı ney çalışmalarını kendi kendine ilerletti. İzmir İdadisi'ne girdiyse de bitirmeden ayrıldı. Bu arada gene kendi kendine Farsça öğrendi. İzmir Mevlevihanesi'ne girdi. Daha sonra İstanbul'a yerleşerek Galata ve Kasımpaşa Mevlevihanelerine dev...

ARAP MÜZİĞİ FORMLARI

Amel: Genellikle İranlılar tarafından ve XVI.yüzyıl ile XVIII.yüzyıllarda kullanılmış bir Arap Müziği formudur. Bu form “Matla, Cedvel, Savt'ul-Vasat ve Teşyia” adlı bölümlerden oluşur. Giriş kısmı olan “Matla, Beyt-i Duhul “ya da “Tarika” adını alır. Savt-ul Vasat, Meyan görevi yapar ve çift olarak bestelenir. İstenildiği takdirde Savt-ul Vasat'ın kullanılmadığı da olur, ancak teşyianın bulunması zorunlıdur. “Muhammes, Remel veya Hezec” gibi kısa usûllerle bestelenirler. (Murat Bardakçı, Maragalı Abdülkadir, 1986: 93) Basît: “Sakıyl-i Evvel veya Sakıyl-i Sānî” usûllarinde bestelenen Arapça bir kıt'adan oluşur. “Tarika veya Pişrev” adını alan, sazla çalınan bir giriş kısmından sonra, “Bazgeşt” ya da “Teşyia” denilen bir nakarat ve daha sonra da meyan görevi yapan “Savt'ul Vasat” kısmı gelir. Bazen Savt'ul Vasat'a yer verilmeyebilir. Genellikle “Edvār-ı Sitte” (Altı Devir) şeklinde anılan dizilerden yapılır. (Bardakçı. 1986: 92) Darbeyn: Aynı anda iki usûl kullan...

Inti-Illimani

Inti-Illimani grubunun ismi şu şekilde biçimlenmiştir; uzunca bir süre adları olmadan birçok konsere çıktılar, geniş dinleyici ağına sahip pek çok şarkı bestelediler, Latin Amerika turnesinde Bolivyalı gitarist Eulogio Dávila, Bolivya’nın bağımsızlık günü’nde Bolivya’daki bir dağın isminden esinlenerek grubun adının İnti-İllimani olmasını istedi.“Ayamara” lehçesinde “Inti” güneş anlamına gelmektedir. “Illimani” ise La Paz ve Bolivya’ya yakın sıra dağlardır. Bu şekliyle Inti-Illimani dağlarının güneşi olmaktadır. Muzik hayatında ikibin yedi yılında kırk yılını devirecek olan Inti-Illimani, bu süre içerisinde neredeyse dünyanın heryerinde çok büyük bir etki yarattı. Geleneksel Latin Amerika müziğinin köklerini en iyi şekilde koruyan grup, otuzun üzerinde üflemeli, telli ve vurmalı çalgı kullanmaktadır. Kullanılan bu enstrümanların bütünlük içerisinde birbiriyle olan uyumu, yürüyüşü, düzenlemeleri ve armonik yapısı insan ruhunun en büyük hazinelerinden biri olmuştur. Müzik anlayışı olarak...

Yüznumara nereden geliyor?

Biz niye tuvalete yüznumara diyoruz? Nezih Kuley'in yazdığı 'Hayat İçin Bir Kahve Molası' kitabında  yüznumaranın nereden geldiğine açıklık getiriliyor. Fransa'ya giden Cumhuriyet kuşağı Türkler, zengin olmadıkları için Paris'te iki ya da üç yıldızlı otellerde kalıyor. O tarihlerde de tuvaletler odalarda değil, katlarda birer tane. Tuvalet kapılarında da, oda kapılarının numaralarıyla karışmasın diye, numarasız anlamına gelen '00' yazılı. Sabah'ın haberine göre; Fransızca'da ise numarasız kelimesinin anlamı 'sans numero'... Bizimkiler bu 'numarasız' anlamına gelen 'sans'ı Fransızca'da yüz anlamına gelen 'cent' ile karıştırıp (her iki kelime de 'san' diye okunuyor çünkü) Fransızlar'ın 'numarasız'ını, yüznumara yapıyor. Kuleyin, bu açıklamanın altına eklemiş: "Kimse 'Kardeşim, biz buralara yüznumara diyoruz ama o zaman neden üstüne '00' yazıyoruz' diye sorm...

New Jersey’de Kafkas Dansı

Yazar: Meliha Başal Buralara bahar gelmez doğrudur. Namık Kemal, “11 ay kaldım ama baharı hala görmedim” demiş. Ama biz öğretmenler olarak bütün mevsimleri taşıyoruz hayatın donmuş yüzü Kars’a. Hem işte burası da bizim için New Jersey kadar hareketli. Gelen her öğretmenin şikâyetidir ‘sıkıntı’. Yapacak etkinlik yok, gidecek yer yok sözleri buradaki memurların ortak anlayışıdır. Avuç içi kadar bir ilçe Arpaçay ve iki cadde. Ne yapılabilir ki burada karlar erimedikçe. Biz arkadaşım Abdullah ile Arpaçay ‘ı New Jersey ilan ettik. Yollarda arabanın içinde bir o yana bir bu yana bir öne bir arkaya gidip gelmekten şikâyet etmeyeceğiz artık. İlçede at arabasının kasasında oturup bize bakan insanları seyretmekten zevk alacağız. Okul çıkışlarında koyun sürülerinin içine biz de dalacağız. Hem düşünsenize kaç öğretmen yılın yedi ayında kardan adam yapma şansına sahip? Ya da bu kadar çok hayvanlarla haşır neşir olma ihtimali? Action Merkezi İngilizce kursu veriyordum ve çok zevkli geçiyordu. Hem ö...

MARCO MELONI

MARCO MELONI Müziğe, çocukluğunda babası Celio ile klasik gitar çalışarak başladı. Eğitimini İtalya’da “Istituto Magistrale di san Gavino” da tamamladı. 1979 yılında International de Guitare d’ Art Yarışmasında birincilik ödülü aldı. Fransa’da “Raincy Conversatorio Naconal’ de klasik ve barok gitar master sınıfını birincilikle bitirdi. Artes şehrinde büyük barok müzik üstadı Javier Hinoyosa ile uzun yıllar çalışıp tüm barok dönemine ait geleneksel müzik formları üzerinde ustalaşıp “Prix de Virtüosité” diplomasını aldı. Amerika ve Avrupa kıtasında pekçok festivalde yer alan Meloni halen Sardunya Adasında Barok Müzik Master sınıfını yönetmektedir. Meloni’nin kullandığı Vihuela orjinal ve 300 yıllık bir enstrümandır. Meloni Avrupa ortaçağ müziği araştırmaları ve yorumuyla yaşayan en önemli ustalardan biridir.

MUM

Bir mumdan yakılan mumu gören, gerçekten de asıl mumu görmüştür. Böylece o mumun ışığı, yüz muma nakledilse, o mumdan yüzlerce mum yakılsa, sonuncusunu gören bile, asıl ilk mumu görmüş sayılır. Işığı istersen son mumdan al; istersen can mumundan; hiçbir farkı yoktur. İstersen son mumun ışığını gör; istersen geçmişlerin mumunu gör. Mevlana

notaLarı izLeyin tıkLayın dinLeyin

TENOR "E lucevan le stelle," Puccini's Tosca dinLemek için resimLerin aLtındaki Linke tıkLayın http://www.patriciagray.net/FlashOpera/lucevan.html     "Nessun dorma," Puccini's Turandot   http://www.patriciagray.net/FlashOpera/Nessun.html     SOPRANO "Vissi d'arte," Puccini's Tosca   http://www.patriciagray.net/FlashOpera/Vissi.html     BAS "O Isis und Osiris," Mozart's The Magic Flute"   http://www.patriciagray.net/FlashOpera/Isis.html   "Vecchia aimarra, senti," Puccini's La Boheme   http://www.patriciagray.net/FlashOpera/vecchia.html   "Le veau d'or," Gounod's Faust   http://www.patriciagray.net/FlashOpera/veau.html