tanju duru
Üniversite yıllarında "Ezginin Günlüğü"ne dahil olarak, grubun 1984-1990 arasındaki bu ilk döneminde çıkan beş albümde yer alan Tanju Duru, grubun dağılmasından sonra yeni bir grup çalışmasına yöneldi. Sonrasında evinde kurduğu donanımla çeşitli belgeseller ve filmlere müzikler hazırladı, albümler kaydetti, giderek kaydetmenin çekiciliğine kapılarak bir stüdyo açmaya yöneldi. 1999'dan beri duruKAYIT'da Türkiye'nin kalburüstü müzisyenlerinin albümlerini kaydeden Tanju Duru 1989'dan beri yaptığı bestelerden bir seçkiyi 2007'de bir albümde topladı...
duru ZAMANLAR
duru ZAMANLAR (2007) Tanju Duru'nun Ezginin Günlüğü döneminden sonra bestelediği şarkılar ve çeşitli film ve belgesellere yaptığı müziklerden damıtılıp gelen bir albüm.
TANJU DURU'nun 'duru ZAMANLAR' albümünden
4 parça indirebilirsiniz...
HÜZN (Hrant için)
'Neşeli parçalar gelmiyor içimden'
Ezginin Günlüğü'nün eski gitaristi Tanju Duru, 17 yıllık birikiminden derlediği bestelerini hüzünlü bir albümde topladı. Ünlü müzisyenlerin eşlik ettiği albümde Hrant Dink'e adanmış bir parça da var...
UMUT EROĞLU
İSTANBUL -RadikaL- Ezginin Günlüğü, kurulduğu 80'li yıllarda 'özgün müzik' kavramının şekillenmesine yardımcı olan, kimilerine göre efsane, kimilerine göre de kendi halinde bir müzik grubuydu. Grubu yakından takip edenlere göre '81-'90 yılları arasında sahne alan ve beş albüm yayımlayan ilk ekibin özgünlük ve yenilik adına 'Türk hafif müziği' sahnesinde farklı ve özel bir yeri var. 'Duru Zamanlar' adlı ilk kişisel albümüyle yıllardır emek verdiği müzik piyasasına sessiz sakin bir dönüş yapan Tanju Duru, işte o eski efsane ekibin gitaristi. Ezginin Günlüğü dağıldıktan sonra her zaman meraklı olduğu kayıt masasının başına geçmiş ve kısa zamanda kendi stüdyosunu kurmuş. Albümünü yayımlayana kadar geçen 17 yılda pek çok değerli ismin albümünü kaydetmiş, bir yandan da filmler ve belgeseller için müzikler hazırlamış. 'Duru Zamanlar'a emek verenler arasında Erkan Oğur, Akın Eldes, Cem Aksel, Muammer Ketencoğlu, Turgut Alp Bekoğlu, Yinon Muallem ve daha bir o kadar değerli müzisyen bulunuyor. Vokaller ise Kıvanç Someren'in yumuşak ve hafif buğulu sesiyle kaydedilmiş. Sakinliği ve samimiyetiyle modern özgün müzik tarzının takipçileri kadar, yerli tınılarda yenilik arayan ve müzikaliteye önem verenlere hitap eden, duygu yoğunluğuna sahip bir albüm; 'Duru Zamanlar'...
Albüm için 17 yıl neden beklediniz?
90'ların başında bir grup kurma projem vardı fakat tam istediğimiz gibi olamadı. Sonra ben vazgeçip kayıt işlerine yoğunlaştım. Stüdyo işleri yoğunlaştıkça kendi müziğime pek vakit ayıramaz hale geldim. Biraz da kişisel tercihlerden kaynaklandı, bir şeyi beklemedim aslında. Kendimi yeterince hazır hissetmedim sadece.
Nasıl hazır hissettiniz?
Albümü yapmayı üç-dört yıldır düşünüyordum fakat vakit olmuyordu. Böyle bir albüm için ciddi konsantre olmak gerekiyor. Geçen sene üç-dört ay kadar işlerin durgun olduğu bir dönem oldu. Bu boşluk da işime geldi tabii.
Albümün hüzünlü bir havası var. 17 yıllık birikimden damlayan sadece hüzün mü?
Bu biraz benim yapımla alakalı. Depresif ve içine kapalı değilimdir ama yerinde duramayan, etrafına enerji saçan biri de değilimdir. Daha önemlisi, hayattaki sorunları kafaya takan bir adamım. Müzikte de bu kaygılar ortaya çıkıyor. Her sabah gazeteyi açıp okuduğumda içimi buran, canımı sıkan bir şeyle karşılaşıyorum ve güne öyle başlıyorum, bu durumda da çok neşeli parçalar yapmak içimden gelmiyor. Son yaşadığımız olaylara bakınca anlayabilirsiniz ne demek istediğimi...
Hrant Dink'e ithaf edilmiş bir parça var 'Hüzn' adını taşıyan. Geçtiğimiz günlerde yaşanan olaylar ne düşündürüyor size?
Bende utanç duygusu uyandırıyor başka hiçbir şey değil, kabuğuna çekilip dünyadan kopma isteği yaratıyor. Bu insanlara ne anlatabilirsiniz ki? Ne tartışabilirsiniz? Ve ne yazık ki artık el altından da değil, bariz biçimde destekleniyor ırkçılık. Tamamıyla nefret dolu bir yaklaşım. Albüm bundan sonra çıkacak olsaydı utancımdan parçanın yanına Hrant'a ithaf edildiğini bile yazamazdım belki. Ve bunların arkasından eminim daha neler gelecek... Bence Hrant Dink olayı önemli bir kırılma noktasıdır, Türkiye'de aklarla karaların daha net ayrılmaya başlaması anlamında. Olayın sonrasında ciddi bir tepki oluştu, insanlar artık bir bıçak sırtına geldiğimizi ve tepki göstermek gerektiğini kavradılar.
Film ve belgesel müziklerine nasıl yöneldiniz?
Sözlerle uğraşmayı sevmiyorum, nedeni de basit aslında çünkü söz yazamıyorum. Bu konuda bağımlıyım birilerine her zaman. Ama enstrümantal müzikte ifade etmek istediğimi sadece müzikle ortaya koyabiliyorum, yaratıcılık için daha geniş bir alan sunuyor.
Müziklerini yaptığınız filmlerden biri Türkiye'de yasaklanmış?
Ravin Asaf adlı Almanya'da yaşayan Iraklı bir yönetmenin 'Sarı Günler' adlı filmi. Siyasi bir film değildi, Kürtlerle ilgiliydi sadece, film festivaline girecekti ama olmadı.
Albümde çalan ve söyleyen isimler karşılıksız katkıda bulunmuşlar?
Hepsi yıllardır burada kayıt yapan isimlerdi. Parçaların bazıları o dönemlerde burada şekillendi. Kayıt yapmasalar da gelir giderler, gördüğünüz gibi (Röportaj sırasında Erkan Oğur da stüdyodaydı). Akın gelir "şunun şurasına bir şey yapalım" der, Erkan uğrar, o sırada içinden bir şey gelir kaydederiz... Burası (duruKAYIT stüdyoları) zamanla insanların birbirlerini motive ettiği bir mekâna dönüştü. Albüm için 'sıcak' ve 'içten' yorumu yapılıyor, bu biraz da ortamdaki havadan sanıyorum.
Tanju Duru Yazışma Adresi
Yorumlar
(...) bir de çocukluğumuz !(...)