Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

Şu Dalma'dan Geçtin Mi (Yörük Ali)-aLtyapı-nota-hikaye

Şu Dalma'dan geçtin mi  Soğuk sular içtin mi  Efelerin içinde  Yörük Ali'yi seçtin mi Hey gidinin efesi  Efesi efelerin efesi Şu Dalma'nın çeşmesi  Ne hoş olur içmesi  Yörük de Ali'yi sorarsan  Efelerin seçmesi Hey gidinin efesi  Efesi efelerin efesi Cepkeninin kolları  Parıldıyor pulları  Yörük de Ali geliyor  Açıl Aydın yolları Hey gidinin efesi  Efesi efelerin efesi Kaynağı Bilinmiyor Yöre : Nazilli Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir. Rept. No: 801 Türkünün Hikayesi Yörük Ali (1896-1953) İstiklal Savaşımızın başlarında birçok yararlıklarıyla meşhur olmuş efelerdendir. Nazilli köylülerindendir. Ailesi (Saı Tekeli) adlı bir Türk aşireti olup Ayvazoğlulları lakabıyla anılır. Üç sene çetecilik ettikten sonra Hükümete katılmıştır. Yunanlıların İzmir'i ve Aydın'ı işgal etmesi üzerine,Çine'nin Yağcılar köyünde tekrar küçük bir çete kurmuştur. 15 Haziran 1920'de Menderes Nehri'ni 50 a

Los Bibilicos,

Silkele üzgünlüğünü, kendine gel şöyle bi’, sessizce bakamazsın çarkına sen feleğin sanki aşındırmış, geçerken, yolunu senin, yaşamak isteyen için hakim olan yaşam ki Ama besleme sakın bu ölümcül endişeyi ki böyle, yavaşça, tuzağa düşersin ağlarında ölümün, emektir çünkü yaşam ve sonunda tek kalan emektir; o zaman, emeğe el vermeli. Gör, ekmekteyken kendini, geçerken ve sensin işlenen ölüme dönen manzaraya tekrar bakmadan, ne de yürüdüklerin, yük olmasın yürürken. Bulut kümesi gibi, geçmez yaşam o zaman sende biter durgunluk, yarıkta yaşadım ben kendi eserlerinde durulmak elbet mümkün.

Ana'nın Sesi / Öğüdü ( SuLh Nağmesi)

"En Kötü Barış Savaştan İyidir !" Ana'nın Sesi/Öğüdü ( SuLh Nağmesi) Ana galbim odlanır söz düşende davadan Pes değil mi ey insanlar töküldü kan ahtı kan Pes değil mi kara torpah su içti gözyaşından Yeryüzünde dostu olsun gerek insan insana Galbimdeki bu arzular arzusudur zamanın Men anayım bu sesimde yerin göğün derdi var Sulha gelin ey insanlar yoksa dünya mahvolur Silahları yandırın arşa gahsın tütsüsü Her obada her bir evde ganad açsın sulh sözü Yüzü gülsün insanların bayram etsin yeryüzü Yeryüzünde dostu olsun gerek insan insana Galbimdeki bu arzular arzusudur zamanın Men anayım bu sesimde yerin göğün derdi var Sulha gelin ey insanlar yoksa dünya mahvolur ALİ EKBER TAGİYEV   http://www.divshare.com/download/13010532-ad2 yoRumLayan: SadıK Gürbüz ( .... ) düzenleme: Sarper Özsan ( 1 - 2 ) Türkü'nün aLtyapısı/eşLiği için Linke tıkLayınız öğRenciLeRinize öğRetebiLirsiniz...

Arşın Mal Alan

ARŞIN MAL ALAN Ü. HACIBEYOV Operet, 2 Perde Konu   I. PERDE    1.Tablo    Genç ve zengin tüccar Esger, kendi evinde derin düşünceler içinde dertli dertli oturmakta ve evlenmeyi düşünmektedir. Elçi göndermeden önce, kızı kendisi görüp beğenmek, sonra evlenmek istemektedir. Esger’in halası Cahan ve hizmetkarı Veli ona yardım etmekten acizdirler. Düğünden önce evleneceği kızı görme arzusu akla mantığa sığmamaktadır. Eski adetlere göre bu mümkün değildir. Cahan hala ve Veli, bu düşüncesinden onu ne kadar caydırmaya çalışsalar da Esger dediğinden dönmemektedir.     Bir müddet sonra dostu Süleyman, Esger’in evine gelir. Esger, evleneceği kızı düğünden önce görmek konusunda güzel bir yol bulması için dostu Süleyman’dan yardım ister. Süleyman’ın aklına, Esger’in “arşın malcı” (seyyar kumaş satıcısı) kıyafetine bürünmesi ve böylelikle evleneceği kızı görüp beğenebileceği düşüncesi gelmiştir. Çünkü o dönemde hiçbir kız, “arşın malcı”lardan yüzlerini saklamadıklarından, Esger

Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim

dün ( 28 Şubat 2008) baba olan arkadaşım Sinan'a ve minik yavrusu "eLif duRu"ya ithaf.... Ben hayatta en çok babamı sevdim Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk Çarpık bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek Nasıl koşarsa ardından bir devin O çapkın babamı ben öyle sevdim Bilmezdi ki oturduğumuz semti Geldi mi de gidici - hep, hep acele işi Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi Atlastan bakardım nereye gitti Öyle öyle ezber ettim gurbeti Sevinçten uçardım hasta oldum mu, Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul'a Bi helallaşmak ister elbet , diğ'mi oğluyla! Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu, Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu, En son teftişine çıkana değin Koştururken ardından o uçmaktaki devin, Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için Açıldı nefesim, fikrim, canevim Hayatta ben en çok babamı sevdim. Can Yücel

Baba Olunca Anlarsın

Merhaba sevgili babacığım Nasılsın diye sormuyor İyi olman için dualar ediyorum... Doğduğumda beni kucağına alıp “Adın Umut olsun” demiştin Beni ilkokula kadar “Umudum” diye okşadın ve sevdin Okula başlayınca “Sen artık koca adam oldun” deyip Sadece başımı sıvazladın... Derslerime yardımcı olmak için Benden çok sen çabalardın Benim aklım oyunda televizyonda Bunu bilirdin ve saklamazdın Bunu nereden bildiğini Hiç anlamamıştım... Yolda giderken birgün Başka bir babanın Oğluna vurduğunu gördüm Koşarak sana geldim Ve sana sordum “Baba o adam kıydı, Sen bana kıyar mıydın” “Ben sana kıyamam” demiştin Küçüktüm sebebini anlamamıştım Baba olunca anlarsın demiştin Ben baba oldum ve seni Çok ama çok iyi anladım... Okul yıllarım bitti Artık ekmek peşindeyim Babam senin izindeyim Meğer ne zormuş çalışmak Eve ekmek getirme kavgası Bütün gün birileriyle uğraşmak Adamlığını yitirm

CODIA ÖZÜ

Bir boşluk var bugünlerde içimde. Hayatımı hiçbir yere sığdıramıyorum. Nereye koysam fazla belki de eksik. Tatsız ve artık dörtlü bir melodi gibiyim. Bir sirkte metrelerce yükseklikte incecik bir ipte sallapati yürüyorum sanki. Sonra birden berrak ve pırıl pırıl bir ırmak düşlüyorum. İçim huzurla doluyor ve mis gibi çimen kokusunu hayal ediyorum. İçimdeki boşluğun yaşama sevincimi etkilememiş olmasına çok seviniyorum sonra da. Karmaşıklığın içinde öz yaşayabilmeyi başarmanın ne denli zor olduğunu biliyorum. Kendim için yaşamak! Hayır bu bana göre değil. Birileri için yaşamışım yaşadıklarımı. Öğrendiklerim birilerine öğretmek için söylediklerim birilerinin duyması ve duyduklarım birilerine söylemek içinmiş. Ne tuhaf yazılar yazmışım. Birileri okusun ilgi çeksin diye mi acaba? Cümlelerimin ne başı ne sonu belli. Atlanmış konular, iç içe geçmiş ve anlamsızlaşmanın sınırından dönmüş kelime oyunları… ama hepsi benim. Öz mü şimdi yazdıklarım ? Benim özüm sadece yaşadıklarım mı ? Ya düşlerim

Müzik dersinde Uygulama Örneği - Hayvanlar Karnavalı - Saint-Seans

Öğrenciler sıkıcı öğretmenlerden hoşlanmaz. Kimse de sıkıcı öğretmen olmak istemez, ancak istemek yetmez. Yaratıcı oLmak lazım ve değişik uygulamalar bulmak zorundayız. Ara ara sınıflarda uyguladığım ve öğrencilerimin hoşuna giden uygulamalardan da bahsetmek istiyorum blog'da. İşte bunlardan bir tanesi.... Cezayir asıllı Fransız besteci " CamiLLe Saint-Seans "ın “ Le Carnaval des Animaux ” ( HayvanLar KarnavaLı) isimli çalışmasını dinletiyorum derslerde. Önce tahtaya yukarıdan aşağıya doğru eserde kuLLanıLmış hayvanLarın/ortamLar-durumLar'ın isimLerini ( sırasının hiçbir önemi yok ) yazıyorum. Ardından eserLeri dinLetiyorum. Uzun kulaklı ( Eşek ) kişiler  (Personnages aux longues oreilles/ Persons with long ears):  Yaylılar, yay çekişleri yoluyla eşeklerin anırmasını bize anlatırlar. Kuğu  (Le Cygne / The Swan) :  ”Kuğu”, yukarıda da ifade edildiği üzere “Hayvanlar Karnavalı”nın en meşhur bölümü olup  Saint-Saëns’nın hayattayken çalınmasına izin verdiği

Lisanne Soeterbroek - vioLin - keman

Home - CV - Trio Giusto - Concert Data - Foto Media - Repertoirelijst - Geluids Fragmenten ( çaldığı eserleri yayınlamış)

Mirjam Rietberg - harp - arp

Biography Ensembles:    Bardac Harp Trio    MirAnDa Trio Repertoire Concert Agenda Pictures Music ( burada harika müzikler var) Contact Links Triade ( burada da var müzik, indirip bir kenara atmayın, dinLeyin )

Deryalar- türkünün hikayesi ve farklı yorumları

Türkünün sözLeri : Kırcaliyle Arda Arası  Saat Sekiz Sırası(Yusuf Um Saat Sekiz Sırası) Ardalılar Ağlıyor (Yusufum) Yoktur Çaresi Aman Bre Deryalar Kanlıca Deryalar Biz Nişanlıyız İkimizde Bir Boydayız  Biz Delikanlıyız Çıkar Aba Poturunu Dalgalar Artacak Demedim Mi Ben Sana Kayığımız Batacak Nakarat Kırcaliyle Arda Boylarında Kimler Gidecek Garip Yusuf’un Annesine Kim Haber Verecek ( kırcaali de neresi ? - peki bu arda nedir? ) Türkünün hikayesi : "Yusuf ile Feride birbirlerini çok severler ancak aileleri bir türlü evlenmelerine razı gelmez. Yusuf bir gün kafasında bir plan yapar Arda Nehrini sevdiğiyle geçerek izlerini kaybettirip yeni bir hayat kurmayı düşler. Bu durumu Ferideye anlatır. Feride Arda'ya bizim kayıklar dayanmaz gitmeyelim der ama nafiledir. Feride Yusuf un ısrarlarına dayanamaz ve Ardayı aşmayı kabul eder. Ancak şans yüzlerine gülmez ve daldalar kayığı devirir. Yusuf ta boğularak ölür. feride bir şekilde ku