Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.
Sabah kahvemi doldurdum. Fincanı masaya koydum.. Uzun uzun seyrettim.. Bu özel bir fincan.. Üzerinde dünyanın en ünlü tablolarından biri var.. En ünlü ve de en tartışmalı..
Guernica!..
Pablo Picasso!..
Madrid'den, Kraliçe Sophia Müzesi'ndeki hediyelik eşya köşesinden aldım fincanı..
Kahvemi yudumlarken, Guernica'ya iki metre mesafeden baktığım dakikaları hatırladım..
Madrid'de bir tek sabahımız vardı, keyfimize göre takılacağımız.. Kafamızda da, müze vardı.. Madrid'de o kadar çok müze var ki gidecek..
Ergun "Kraliçe Sophia'ya gidelim" dedi.. "Çağdaş sanatlar müzesi orası.." Picasso ve Dali'lerin gerçeklerini görme fırsatı..
Ver elini Kraliçe Sophia.. Muhteşem, devasa bir tarihi bina.. 4 kat..
İki katı müze.. İki katı galeri..
Biz sabah saatleri boyunca sadece bir katı dolaşabildik.. Ki ona bile yetmedi aslında.. Dört katın dördünün de hakkını vererek gezmek, dört gün..
Yok yok.. O da yetmez.. Sadece Guernica'nın önünde bir gün, bir gece, ertesi gün kalabilir insan..
Bir tablonun beni bu kadar etkileyeceğini tahmin edemezdim.. Hele bu tablo o güne kadar yüzlerce fotoğrafını gördüğüm Guernica ise.. Neredeyse ezbere biliyorum yahu..
Ama aslını, koskoca bir duvarı kaplayan o dev Guernica'nın aslını görmek başka bir şey.. Büyülenip, çakılıp kalıyorsunuz..
Guernica'yı görmek hep içimde vardı.. "Görmeden gidersem, gözüm arkada kalır" dersiniz ya bazı şeyler için.. Bu onlardan biri işte..
Şimdi size biraz bu tablonun, duvar resminin, freskin öyküsünü anlatayım..
Picasso genelde sanatın siyasete bulaşmasından pek de yana olmayan bir adamdı. 1937 Paris Fuarı hazırlanırken Avrupa'nın önde gelen sanatçıları, aydınları, Picasso'nun evine kadar gelerek ondan bir fresk istediler.. Fuarın simgesi olacak bu fresk, İspanya'da yeni kurulan cumhuriyet hükümetine karşı acımasız bir iç savaş başlatan Franko ve onun faşist güçlerine karşı bir görsel protesto olacaktı..
Picasso haftalarca konuya girmeye, ilham bulmaya savaştı. Ne var ki, pek bir şeyler hissedemedi.. Eskizler bile hazırlayamadı..
İşte tam bu sırada, 27 Nisan'da faşist isyancılar, Kuzey İspanya'da bir minik Bask kasabasına tarihin en büyük zulümlerinden birini uyguladılar.. İtalyanlar'ın da desteğini alan Hitler'in Luftwaffe'si, Guernica adlı kasabayı dört saat bombaladı.. Canlı hedeflere yapılan bu saldırı Hitler açısından yeni savaş makinelerinin denemesinden öte bir anlam taşımıyordu.
Guernica 3 gün boyunca alev alev yandı.. Tümü sivil, çoğu kadın ve çocuk, 1600 kişi öldü ya da yaralandı.
Haber Paris'e 1 Mayıs'ta ulaştı. Bir milyon kişi katliamı protesto için sokaklara dökülürken, Picasso yerinden fırladı.. Duyduğu müthiş öfke, ilhama dönüşmüştü.. Çizmeye başladı.. Tablonun bütününde yer alacak parçaları ayrı ayrı çiziyor, yaratıyordu.. Parçalanmış insanlar, hayvanlar çiziliyordu. Ve de hepsinde ortak bir tek şey vardı..
Acı!..
Abidin Dino'ya mutluluğun resminin teklif edilmesinden yıllar önce koca Pablo acıyı resmediyordu.
Parçalar birleştirildiğinde resim bitmedi.. Picasso Guernica üzerinde yedi kez değişiklik yaptı..
Guernica üç ay sonra Paris Fuarı'nın İspanyol Pavyonu'nda sergilenmeye başlandığında acımasızca eleştirildi..
Tabloda sadece siyah ve beyaz boyaların kullanılmış olmasına da bakarak "Bu resim değil afiş olmuş" diyenler vardı.. "Bu dört yaşında bir çocuğun bile resimleyebileceği vücut parçalarından bir çorba" diyenler de..
Sonra tablo dünyayı dolaşmaya başladı.. Kuzey ve Latin Amerika dahil.. Giderek savaş karşıtı sanatın sembolü, baş yapıtı haline gelen Guernica'nın uğramadığı tek yer vardı.. İspanya.. Picasso tablosunu memleketi İspanya'ya armağan etmiş, orada kalmasını istemişti oysa.. Sonunda o da oldu. Franko rejimi devrilip özgürlükler ülkeye dönünce Guernica'nın önünde de engel kalmadı.
Picasso, 1973'te 92 yaşında öldü.. İki yıl sonra da Franko.. Ve 25 Ekim 1981'de yani Picasso'nun doğumunun yüzüncü yılında, tablo, ülkesine, İspanya'ya döndü.. Sonuna kadar orada kalmak üzere..
(9 Nisan 2004'te yayınlandı)
Hıncal Uluç...
Yorumlar