Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

buLanLar arayanLardır, arayanLar buLamaz!

Gülümseyen düşünceden yanayım . Pişmiş kelle gibi değil. Müeddep ve mahzun. Belki hafif hınzırca ama hep arayan. Asık suratlı “ölmeye sözde hazır”, lafını sakınmayan, her sözüyle dünyayı boyayan muhalif olmak için muhalif olma özürünü taşımak istemem. Henüz ölmedim. Demek söyleyeceklerim bitmemiştir. (İşin en eğlenceli yanı da henüz bir şey söylememiş olmamdır. Dostum üzülmesin, zaten ölüyüm.) (…) Gülümseyen düşünce, iletişime hazır düşüncedir. Bunun ardındayım. Herkesle, her zaman değil. Yeri gelince, bazılarıyla muhabbet. Seçiciyim. Gülümseyen düşünce, boyun eğmez düşüncedir. Kavga etmeden. Kavga tebessümünüzün derinliklerindedir. Kavgayı ayağa düşürmediğimiz için ölmekte gecikmişizdir. Zordan yanayızdır. Bundan dolayı anarşist olduğumuzu sanmaktayız. (Bir de sır vereyim: Anarşizmin ne olduğunu da hâlâ bilmiyorum.) Zordan yana demek: Zor kullanmaktan yana demek değil. Zorluk bizi çeker. Zorluk çekiminde muallaktayız. Muallakta oluşumuz şaşkın tavukluğumuzdan değil, iflah ol...

Guernica'yı iki metreden seyretmek..

Sabah kahvemi doldurdum. Fincanı masaya koydum.. Uzun uzun seyrettim.. Bu özel bir fincan.. Üzerinde dünyanın en ünlü tablolarından biri var.. En ünlü ve de en tartışmalı.. Guernica!.. Pablo Picasso!.. Madrid'den, Kraliçe Sophia Müzesi'ndeki hediyelik eşya köşesinden aldım fincanı.. Kahvemi yudumlarken, Guernica'ya iki metre mesafeden baktığım dakikaları hatırladım.. Madrid'de bir tek sabahımız vardı, keyfimize göre takılacağımız.. Kafamızda da, müze vardı.. Madrid'de o kadar çok müze var ki gidecek.. Ergun "Kraliçe Sophia'ya gidelim" dedi.. "Çağdaş sanatlar müzesi orası.." Picasso ve Dali'lerin gerçeklerini görme fırsatı.. Ver elini Kraliçe Sophia.. Muhteşem, devasa bir tarihi bina.. 4 kat.. İki katı müze.. İki katı galeri.. Biz sabah saatleri boyunca sadece bir katı dolaşabildik.. Ki ona bile yetmedi aslında.. Dört katın dördünün de hakkını vererek gezmek, dört gün.. Yok yok.. O da yetmez.. Sadece Guernica'nın önünde bir gün, bir ge...

Názım Hikmet, Cahit Sıtkı'ya neden kızdı

SÖZCÜKLER dergisinin yeni sayısında, şairlerin birbirine bakışını gösteren, Türk şiiri, eleştirisi açısından dikkate değer bir belge yayımlandı. Aynı sayfada, Cahit Sıtkı Tarancı'nın daktiloya çekilmiş bir şiiri ile, bu şiiri okuduktan sonra Názım Hikmet'in el yazısıyla ona cevap sayılacak şiiri var. Belgeyi Piraye Hanım arşivinde Yeşim Bilge bulmuş ve Sözcükler'e göndermiş. Önce açıklayıcı notu okuyalım: "Yan sayfada gördüğünüz tek yaprakta iki şiir var: Biri, Cahit Sıtkı Tarancı'nın 1947'de yazdığı 'Bir Şey' adlı şiir, o sıralar dergilerde yalnızca birinci bölümü yayımlanabildiği için tamamı daktiloyla yazılıp, şiirin kendisine adandığı Názım Hikmet'e bir dost aracılığıyla elden yollanmış. Názım Hikmet, şiiri okuyunca, 'bir garip kuş', 'otur denmiş oracıkta oturmuş', 'hapislerde çürür' gibi sözlerle, sevgiyle de olsa, bir başkasının kendine acıyarak bakmasından rahatsız olmuş, kendisine yakıştırılan tanımlara kızarak aynı ş...

Una Furtiva Lagrima

Izzy: Una Furtiva Lagrima Eşliği buradan indirebilirsiniz bakın eser hakkındaki açıkLama ve yorumLarda neLer söyLenmiş ; * Gaetano Donizetti 'nin "l'elisir d'amore" (aşk iksiri) isimli komik operasının şimdi en bilinen, en sevilen aryasıdır. "kaçak bir gözyaşı" diye çevirmek mümkündür adını. lagrima eski İtalyanca'da lacrima'ya dedikleri şeydir, "una furtiva lacrima" diye de geçer kimi kaynaklarda aryamız bu yüzden.  bir bağlam içine oturtmak gerekirse, nemorino fakir fukara bir oğlandır, ama zengin ve kendisiyle ilgilenmeyen bir kıza sevdalanmıştır. çaresizlik içinde bir "aşk iksiri" alır, ama aldığı şey ucuz kırmızı şaraptan başka bir şey çıkmaz. nemorino acınası bir şekilde yine de bunun işe yarayacağına inanmaktadır. işte birden zengin kızın ağladığını gördüğünde onun kendine aşık olduğuna, bu yüzden ağladığına inanır. çok güzeldir, çok: una furtiva lagrima  ...

iyiLikten ne doğar?!?

geçen bana geLen bir mesajı payLaşmak istiyorum sizLerLe… yorum yapmayacağım. ve diğeri… daha öncekiLeri payLaşmıyoRum !

What A Wonderful World / Katie Melua, Eva Cassidy, Louis Armstrong

Şarkımız : What A Wonderful World SoListLer: Katie Melua , Eva Cassidy tamam şarkı güzeL ama soListLer de öyLe bir yorumLamışLar ki oRhan veLi ’nin dediği gibi :” KeLimeLer kifayetsiz…! ” insanlar birgün, bir “ şey ”e “ güzeL ” demişLer, sonra biraz zaman geçmiş ve beLki de “ güzel ” demek yetmediği için “ çok güzeL ” demişLer. Ben şarkının bu yorumu için “ çok güzeL de yetmiyor ” diyorum. “ What a Wonderful World ” deniLince  herkesin akLına Louis Armstrong geLiyor ki normaL oLan da bu… peki ben niye anormâLim :((

“Halil İbrahim bereketi!”…

eLvitodeLLa’ya… Büyük din ve bilim adamlarından Ulu Arif çelebi anlatıyor : Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış…. Büyüğü Halil. Küçüğü ise İbrahim… Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış… Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin. Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.. Bununla geçinip giderlermiş. Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya. Halil, bir teklif yapmış : - İbrahim kardeşim ; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle. - Peki abi demiş İbrahim… Ve Halil gitmiş çuval getirmeye…. O gidince, düşünmüş İbrahim: - Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine Böyle demiş ve, kendi payından bir miktar atmış onunkine. Az sonra Halil çıkagelmiş. - Haydi İbrahim…! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara. - Peki abi…! İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola. O gidince, Halil’i düşünür bu defa: Der ki: - Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kard...

keLime/deyim hikâyeLeri : Dingo’nun ahırı

Atlı Tramvaylar zamanında, tramvaylar iki atla çekilirken dik Şişhane yokuşunu çıkabilmek için Azapkapı’dan takviye at alarak yokuşu çıkabilirlermiş. Tramvay bu haliyle Taksim’e kadar gelir, burada çıkartılan atlar, bugün Taksim alanının batı kısmındaki sular idaresi maksemi ( eskiden bentlerden gelen suları evlere, çeşmelere, hamamlara dağıtmak için lüleli havuz ve tekneleri olan üstü örtülü su haznesi binası ) ile Fransız konsolosluğu arasında bir ahırda bir süre dinlendirildikten sonra tramvaya bağlanmadan boş olarak Azapkapı’ya götürülürlermiş. Taksim’deki bu ahırı Dingo adlı bir Rum vatandaş işletirmiş. Gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından dolayı dilimizdeki '' Burası Dingo'nun ahırı mı giren çıkan belli değil? '' sözünün buradan geldiği söylenir.

AlmaNova Duo Flüt/gitar

flüt : Jessica Pierce gitar : Almer Imamovic buradan on-Line dinleyebiLirsiniz. beğeneceksiniz… http://almanovaduo.blogspot.com/2008/10/review-of-classic-giuliani.html http://www.magnatune.com/artists/almanova http://www.almanova.us/

Flüt-Klasik Gitar

Bısgen bey'e ithaf ediyo-Rum.. İçindekiler... Birinci Bölüm 1. George Frideric Handel - Sonata: Largetto, Allegro, Largetto, Gavotte, Allegro. 2. George Frideric Handel - Sonata: Largetto, Allegro, Siciliano, Giga. 3. Johann Sebastian Bach - Sonata No.4: Andante, Allegro, Adagio, Menuet I, Menuet II. 4. Johann Sebastian Bach - Siciliane (suite No.3) 5. Joseph Haydn - Serenada (Quartet No.69) 6. Jose Galles - Sonata İkinci Bölüm 1. J. Rameau - Rigodon 2. G. Pergolesi - Pastorale 3. G. Pergolesi - Aria 3. A. Vivaldi - Adagio 4. Ch. Gluck - Aria 5. Ch. Gluck Melody from the opera "Orfeo ed Euridice" 6.W. Mozart - Rondeau 7.L. Bocceherini - Minuet 8. F. Shubert - Ave Maria 9. F. Shubert - Zingara (the fourth part of the quartet) 10. Unknown author - Greensleeves to a ground 11. Spanish love song 12. S. Fedoseyev - Mazurka 13. J. Frankl - Evening silence (from the pastoral suite) 14. C. Monteverdi - Scherzo 15. A. Correlli - Sarabande 16. B. Marcello - Mi...

KUTLAMA