Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İLGİNÇ etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

haRFLeRin üzeRine tıkLayın :)

http://www.bemboszoo.com/Bembo.swf

Şirinler-Smurf--iLginç saptama!

Şirinler , yıllardır Komünizm propagandası yapmakla suçlanmış ve ABD ' de bir dönem gösterimi yasaklanmıştır. Bunun nedeni para olmadan komünal bir yaşam sürmeleri, Şirin baba ' nın Karl Marx ' a benzemesi ve kızıl şapka giymesidir. Herkes kendi işini yapıyordur ve mutludur. Herkes aynı şeyi giyiyordur. Çizgi filmdeki Şirinlerin düşmanı Gargamel papaz cübbesi giyer ve dini sembolize eder, altın ve para düşkünüdür ( kapitalizm ) ve onları yeme (misyonerlik) gibi pek çok gizli unsur bulundurduğu iddia edilmiştir. Şirinler çizgi filminin yaratıcısı Peyo , sosyalist tir.. şirinleri ortaya çıkardığı zaman iki kutuplu bir dünya vardı.. bir tarafta ABD diğer tarafta SSCB .. sosyalist olan Peyo , yaptığı çizgifilmle bir mesaj vermek ve emperyalist amerika ' ya karsı bu yolla propaganda yapmak istemiştir.. Şirinler köyünde bir tek bile ibadethane bulunmaz.. ne kilise, ne havra, ne camii.. Şirinler köyünde para kullanan kimseyi gördünüz mü şimdiye kadar hiç?? para

dünya saLakLık taRihine geÇenLeR...

     

Satrancın Öyküsü

Satrancın ilk kez M.S. 570 yıllarında Hindistan ’da oynandığını biliyoruz. Bunu nereden mi biliyoruz? O tarihlerde yazılmış olan pek çok evrakta satranç oyunundan söz ediliyor. Daha önce Çin ’de bu oyunun oynandığı rivayet ediliyorsa da Çin kayıtlarında, o her şeyi kaydeden Çin kaynaklarında, satrançtan söz edilmediği için biz yine de satrancın başlangıcı olarak 570-600 yıllarını ve Hindistan’ı alıyoruz. Rivayet oLunur ki,  oyunu bulan Brahman rahibi, Şah’a bir ders vermek istemiş; “Sen ne kadar önemli bir insan olursan ol, adamların, vezirlerin, askerlerin olmadan hiçbir önemli iş yapamazsın” demek istemiş. Şah durumdan memnun görünmüş. “Peki , oyunu ve dersini beğendim. Dile benden ne dilersen” demiş. Rahip bunun üzerine Şah’ın alması gereken dersi hala almadığını düşünerek “Bir miktar buğday istiyorum” demiş. “Sana bulduğum bu oyunun birinci karesi için bir buğday istiyorum. İkinci karesi için iki buğday istiyorum. Üçüncü karesi için dört buğday istiyorum. Böylece her karede, bir

ince hesap...

Hesaplamaya başlayınca ilk kareler kolay gitmiş. Birinci kareye bir buğday, ikinci kareye iki buğday, üçüncü kareye dört buğday... Ancak 10. kareye gelindiğinde toplam 1023 buğday vermeleri gerekiyor. Bu yaklaşık bir avuç buğdaya denk gelir. Hesabın hep böyle gideceğini, rahibe hep böyle üç beş buğday vereceklerini zannediyorlardı. Zaten 15. karede yalnızca 1,5 kilo buğday vereceklerdi. 25. kareye gelince vermeleri gereken buğdayın 1,5 ton olduğunu görmüşler ama fazla heyecanlanmamışlar. Oysa 31. kareye gelince bu işin şakası olmadığını anlamaya başlamışlar, çünkü vermeleri gereken buğday 92 tonmuş. Yine hesaplamaya devam etmişler. 49. kareye geldikleri zaman 24 milyon ton buğday vermeleri gerekiyor. Bu ise bugünkü Türkiye’nin bir yıllık buğday üretiminden fazla. 54. kareye geldiklerinde ise 771 milyon ton buğday vermeleri gerekiyor toplam olarak. Bu da dünyamızın bugünkü ölçülerine göre 1,5 yıllık buğday üretimi... “Madem başladık hesaplara, devam edelim” deyip bitirmişler. 64. kare d

'Şey' kelimesi nereden geLiyor...

Ömer Hayyam , küp denklemleri ile ilgili ciddi bir eser yazmaya koyuldu. Bu cebir 'sel denklemin bilinmeyenine, Arapça " şey " diyordu. Bu sözcük İspanyolca yapıtlarında Xay diye yazıldığından, zamanla X  biçimi alacak ve bilinmeyeni göstermekte kullanılan evrensel X harfine dönüşecekti. Amin Maalouf , Semerkant , s.34

Yasaklanan Film müziği...

Eisenstein ’ın sinemanın baş yapıtlarından ilki sayılan “ Potemkin Zırhlısı ” filminin müziği Alman besteci Edmund Meisel tarafından hazırlanır. Müzik öylesine etkileyicidir ki bazı ülkelerde filmin gösterilmesine izin verilse de müzik yasaklanır. Meisel’in bu etkileyici bestesi ne yazık ki kayıptır. (S.152) SUNAY AKIN ÖNCE KADINLAR VE ÇOCUKLAR ÇINAR YAYINLARI I. BASIM İSTANBUL, EKİM 1999

LAYHARİ...

Osmanlı örgütlü bir toplumdur, her mesleğin loncası külhanbeylerin bile tarikatı vardır ve ismi de  “LAYHARİ”dir. Gazneli döneminde, 10. Asırda yaşamış, şarap fıçılarının dibinde kalmış tortuları yemekle meşhur Layhari, çamur yiyici demektir.(s.108 ) NİHAT GENÇ “ Köpekleşmenin Tarihi ” İletişim Yayınları

Neyzen Tevfik....

"Dinleyen her zerreye bir hitabım var benim Kâinat isminde hiçten bir kitabim var benim. Ya hitabımdan okusun ya kitabımdan beni, Yazdığım efsânede on altı bâbim var benim! Hey etimde müttefik magrible maşrik, veche yok, Gayr-i mer i zerrede bin aftâbim var benim`"   14 Haziran 1879'da, babası Bafralı Hafız Hasan Fehmi Efendi`nin rüştiye öğretmeni olarak görevli bulunduğu Bodrum`da dünyaya geldi. Tam adı Tevfik Kolaylı'dır. Yergi şiirleriyle, kalenderce ve kural tanımaz yaşantısıyla, içki düşkünlüğüyle tanınan şair ve neyzen. ‘‘Neyzen Tevfik’’ diye anılır. Babasının görevli bulunduğu Urla kasabasında amatör bir neyzenden nota ve usul bilgileri öğrenerek başladığı ney çalışmalarını kendi kendine ilerletti. İzmir İdadisi'ne girdiyse de bitirmeden ayrıldı. Bu arada gene kendi kendine Farsça öğrendi. İzmir Mevlevihanesi'ne girdi. Daha sonra İstanbul'a yerleşerek Galata ve Kasımpaşa Mevlevihanelerine dev

BİYONİK BÖCEK

FAY ANASINA..BU BÖCEK YAPRAK DEĞİL İNSANI DA YER..VALLAHA PİLLAHA..

güLmek mecbuRi...

empati dersi

* Ortaokuldayken sınıf arkadaşlarımdan birisiyle ciddî bir tartışmaya girdim. Onun haksız olduğundan, kendiminse haklı olduğumdan emindim. Öğretmenimiz bize çok iyi bir ders vermeye karar verdi. Bizi bütün sınıfın önüne çıkardı ve onu masanın bir tarafına, beni de diğer tarafına yerleştirdi. Masanın tam ortasında yuvarlak bir nesne vardı. Siyah renkli bir nesne. O çocuğa nesnenin rengini sordu. Çocuk, "Beyaz!" diye cevapladı. Söylediğine inanamadım, çünkü nesne siyahtı. Yeniden tartışmaya başladık, bu defa da nesnenin rengi hakkında. Öğretmen beni çocuğun yerine, onu da benim yerime geçirdi, bana nesnenin rengini sordu. "Beyaz!" cevabını vermek zorundaydım; çünkü belli ki nesnenin bir tarafı beyaz, diğer tarafı siyahtı. Öğretmenimiz o gün bana çok güzel bir ders verdi. Karşımdaki kişinin bakış açısını anlamam İçin kendimi onun yerine koymam gerekiyordu. * Judie Paxton

The Hacker’s Manifesto - ( bir hacker’in vicdanı )

…hemen hemen tum hackerlar ve hacker olmak isteyenler tarafindan okunmus hack adina yazilmis en populer yazilardan biridir. Yaziyi yazan kisinin rumuzu The Mentor’dir. Adi ise Loyd Blankenship’tir. Bu yazi Loyd Blankenship’in bilisim sucundan yakalanmasindan kisa bir sure sonra ilk defa 8 ocak 1986 yilinda unlu hacker dergisi Phrack’de yayinlanmistir. Phrack =phrack.org yazida bahsedilen “pano” o yillarda internet yaygin olmadigi icin ,veri iletisimi BBS ( bulletin board system ) adi verilen pano’lar kullaniliyordu.yani bizim su anda bulundugumuz forum o donemlerde BBS olarak geciyordu. bu arada Loyd Blankenship su anda multimedya uygulamalari gelistiren bir sirkette calisiyor. Bir Hacker’in Manifestosu Bir Hacker’ın Vicdanı Bugün birisi daha yakalandı, bütün gazeteler yazdı. “Bilgisayar Suçu Skandalının Sorumlusu Çocuk Yakalandı.”, “Banka Hesaplarıyla Oynayan Hacker yakalandı” Kahrolası çocuklar . Bunların hepsi aynı. Fakat sizler hiç üç parçalı psikolojiniz içinde v

Müzik Notaları Nasıl Bulunmuştur?

Müzikteki matematiksel gizemi keşfederek yazıya dökmenin ilk temeli Pisagor ...Pythagoras, M.Ö. 530 450... tarafından atılmıştır. Biz kendisini okul sıralarından o meşhur dik üçgen teoremi ile hatırlarız ama Pisagor günümüzde ulaştığımız bilim seviyesinin babasıdır. O kendi devrine kadar gelişmiş bütün çalışmaları bir disiplin altında toplamış, geometri, aritmetik, astronomi, coğrafya, müzik ve tabiat bilgisi olarak ayrı ayrı bilim dalları yaratmıştır. Pisagor bilimi, bilim için düşünüyor, bilimin uygulamak onu ilgilendirmiyordu. Bu nedenle bilgi seven anlamındaki filozof sözcüğünü ilk olarak o kullanmıştır. Pisagor tüm evrenin sayılar ve aralarındaki ilişkilere göre kurulduğuna inanıyordu. Pisagorun müziğin içindeki matematiği bir demirci dükkanının önünden geçerken keşfettiği rivayet edilir. Demirci ustasının demir döverken kullandığı aletlere göre değişik sesler çıkarması Pisagorun ilgisini çekmiş, dükkanı kapattırarak ustaya çeşitli aletler kullandırmış, çıkan sesleri ince

AMERİKAN BAYRAĞI NASIL OLUŞTU ?