Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

Kanto - Çadırımın Üstüne Şıp Dedi DamLadı Nota Akor

Kanto ,  tuluat  tiyatrosunda kadın bir sanatçı tarafından söylenen  şarkı  ve bu şarkı eşliğinde yapılan  dans . Kanto sözcüğü  Türkçeye   İtalyanca   canto Kantat  (şarkı) sözcüğünden geçmiştir. Oldukça hareketli ve coşturucu bir şarkı ve dans türü olan kantonun en tanınmış siması  Nurhan Damcıoğlu 'dur. Kaynak ---------- Eskiden tuluat tiyatrolarında asıl oyundan önce genellikle kadın sanatçıların hem şarkı söyleyerek hem dans ederek yaptıkları gösteri. Hareketli bir müziği ve heceler üzerindeki vurgusuyla eski kantolara benzeyen danslı şarkılara da kanto adı verilir. Türk musikisinde 19. yüzyılın ortalarından başlayarak bu yüzyılın ortalarında ve 20. yüzyılın başlarında ilgi gördü. Günün tanınmış kadın sanatçıları (Şamram Hanım, Peruz Hanım, Küçük Virjin vb.) tarafından okunan kantoların bir bölümü Şamlı İskender tarafından derlenmiştir. Kaynak

Bilmelisin ki …

Bilmelisin ki… Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez. Bilmelisin ki … Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. Bilmelisin ki … Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. Bilmelisin ki … Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da! Bilmelisin ki … Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var. Bilmelisin ki … Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil Bilmelisin ki … Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir. Bilmelisin ki … Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor. Bilmelisin ki … Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor. Bilmelisin ki … Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne old

Yaşam İçin 13 Satır

Yaşam İçin 13 Satır  1. Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğum da ben olduğum için seviyorum. 2. Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara layık olan kişi ise seni ağlatmaz. 3. Sen istediğinde sana aşık olmaması, sana aşık olmadığı anlamına gelmez. 4. Gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır. 5. Birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiç bir zaman ulaşamayacağını bilmektir. 6. Hiç bir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile! Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin. 7. Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin fakat bazıları için sen bir dünyasın. 8. Zamanı onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme. 9. Belki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi. 10. “Bitti” diye üzülme, “yaşandı” diye sevin. 11.Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha faz

Bir gün insan !

Bir gün insan virgülü kaybetti, o zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince, düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise, ünlem işaretini kaybetti. Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı.Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu. Üstelik hiçbir şey, onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu. Bir süre sonra, soru işaretini kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbir şey, ama hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu... Ne kainat, ne dünya, ne de kendisi umurundaydı. Birkaç sene sonra iki nokta üstüste işaretini kaybetti ve davranışlarının sebeplerini, başkalarına açıklamaktan vazgeçti. Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işareti kalmıştı.  Kendine has tek düşüncesi yoktu, yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu. Son noktaya geldiğinde, düşünmeyi ve okumayı unutmuş vaziyetteydi. Alex Kanevski

Atın Hayatınızdan Patatesleri

Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: "Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?" Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. "O zaman" der öğretmen. "Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin." Öğrenciler bunu da yaparlar. "Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!" Öğrenciler , bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: "Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun." Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine

Bu Dünya Bir Pencere - Dereler Nota Akor Tab

Dereler akar gider Taşları yıkar gider Bu dünya bir pencere Her gelen bakar gider Dere akar bulanık Köpüğünden alalık Ha bu ışıklı dünya Oldu bize karanlık Gidelim değirmene Öğütelim unları Güneşe çevirelim Bu karanlık günleri Bu güzel Karadeniz türküsünü ilk olarak Ahu Sağlam 'dan dinledim diye hatırlıyorum. Evet daha önce de duymuştum ancak dinlememiştim. Bakmakla görmek nasıl farklıysa duymakla dinlemek de farklı değil midir ? İkibin'li yılların başları, Ezginin Günlüğü 'nün kurucularından ve solistLerinden  Emin İgüs tek başına solo albüm çıkarmış(2002). Albümün ismine bakar mısınız; ' Bu Dünya Bir Pencere ' !   Türkünün bu yorumunu da dinlemiş/beğenmiştim.  ( Hatta bir gün benden dinlemek için farklı/özgün/nitelikli bir albüm isteyen bir öğretmen arkadaşıma vermiştim de bu albümü, sağolsun arkadaşım evine gidip daha dinler dinlemez beni arayıp neredeyse 10 kere / 100 kere teşekkür etmişti bu önerimden dolayı...

Soyutlamadan somurtanlardan mısınız yoksa soyutlamadan somutlayanlardan mısınız ?

Söylenecek yazılacak çok şey var aslında, dolmak ne kelime taştım, taştık.  Tıp Doktoru Göğüs, Kalb - Damar Cerrahisi Uzmanı  Dr. Yalçın  GÜRAN'ın  ' RESİM-MÜZİK-BEDEN EĞİTİMİ DERSLERİ – Bunların Önemleri Nedir?!… '  isimli yazısını noktasına virgülüne dokunmadan olduğu gibi alıyorum.  “İnsanların yetişmesinde en büyük etken müziktir.”  Konfüçyüs  (M.Ö. 552–479) Okullarda müzik, resim, beden eğitimi derslerinin haftada 1 saat olmasına karar verilmiş. Bununla bu derslerin çocukların eğitiminde ne denli gereksiz olduğu onaylanmış oluyor. Belki de ileride eğitim-öğretim alanından tümden çıkarılacaklardır!… Osmanlı İmparatorluğu eğitim sistemi içinde olup, günümüze kadar gelmiş olan bu derslerin hangi nedenle eğitim çerçevesi içine alındıklarının eğitimcilerimizce, uzaktan yakından, bilinmediği, verdikleri demeçlerden anlaşılmaktadır. Bazı derslerde not ölçümünün olmaması gerektiğini de belirten Milii Eğitim Bakanı şöyle diyor : “Müziğin güzel sanatların sp