Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

So.. sa...'a diye başLayıp biTiremediĞim...

ne de güzel bir ilişkiydi bizimkisi ne de seviyeli, ilkeli şu kahrolası dünyada; hani kinle nefretle bezeli, ölümlerin ılıman öpüşlerin arkasına sığındığı, maskların, günlük yaşamın tüm ayrıntılarına sızdığı şu kızıp öfkelenip ne yapıp edip hercümle serseriliğine rağmen sarıp sarmaladığımız kutsal sevgilimiz, büyük aşkımız... hayattır ve dünyadır bu bahisde lafını ettiğim. kapılardan pencerelerden, yüzümüzden, gözümüzden, dilimizden, sözümüzden, ışıklar saçıyorduk ne de güzel... biliyorum sen de unutmadım öğretmenim dünyanın bir ucundaki bir adamla da dost arkadaş yoldaş olunabileceğini biz önce kendimize göstermiştik, ki bu durum her ikimiz içinde %100 doğru ve aynı şekilde %100 yalandı. Çünkü ikimiz de aynı yöne dönen aynı iklimin aynı dünyanın ayrı insanlarıyız zannediyorduk birbirimizi... HİÇ,YOKTAN İYİDİR!! aslında ne kadar da kalabalığız biliyorum kurdu börtü böceği hepsi bizimle birlikte yürüyorlar hava su toprak sıcak ve merak hepsi bizimle ne kadar da kalabalıkmışız meğer... g

EzgiLerin peŞinde...

Ezgilerin peşinde bazen aylar, bazen yıllar geçiriyorum. Nasıl anlatsam bilmem ki, notaların arkasındaki gerçek hikayeyi bilmiyorsan. Şiir, bir dilden başka bir dile çevrilemez derler. Yüreğini dinlemiyorsan müzik, nota neye yarar ki? Hep bir şeyler eksik kalmaz mı o zaman? Öyle ya, söz yetmemiş, konuşma yetmemiş ki müzik dili çıkmış ortaya... Yoksa tam tersi mi? Müzik, ezgiler, sözleri vb... Bazen öyle etkiliyor ki beni, sanki bir sihirbazın büyüsüne maruz kalmışım da dilsiz ve bedensiz ruhlar gibi havalanıyorum, uçuyorum, uçuyorum. -amma da uçtum ha- Derviş gibi... günce: 2001

ÖZCAN ÖZBEK....

ÖZCAN ÖZBEK.... Bizim okulun en önemli “eğitimci”si... Okulda (M.Ü. Atatürk Eğt. Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü) eğitimci olarak birkaç isim belki sayarım, belki sayamam. Ama Özcan Özbek biz öğrencilerine hazır kuru bilgiler vermek yerine yaratıcı yönlerimizi harekete geçirmeye yönelik girişimlerde bulunuyordu. Yani gerçekten özgürlüğümüzü kısıtlamayan tam tersine özgürlüğümüzü kamçılayan benliğimizi yok etmeden farklı benlikler olarak varolmayı ve bunu bir zenginlik öğesi haline getiren çalışmalar yapan birisi. Daha çok şeyler söylenebilir böyle kitabi. Ama en güzelini sorarsanız o’nu tanımlayanı: güzel insan derim size... Hani delikanlılık raconunda bir laf vardır ya;”Has adam” diye, işte tam da öyle... Özcan Özbek... Dolu olmasına dolu ya, biraz da deli olsa!... günce: mayıs 1999

TBMM 6 Yaş yıl sonu Müzik Dersi gösterim

www.muzikdersi.net 'ten TuNCer ediZ öğretmenimizin hazırLadığı bu gösTeRiLeri yine onun izNiyLe sizLerLE payLaşıyorum, teBRikLerimi esiRGemeden tabii ki... siz iZLemeYe deVam edin baKaLım… Ahtapot Dansı ve Sağ el Sol el http://rapidshare.com/files/36269168/AHTAPOT-SA__286__SOL_EL.rar Uzaylılar ve Baget Dansı http://rapidshare.com/files/36324232/UZAYLILAR-BAGET_DANSI.rar Küçük Müzisyenler http://www.4shared.com/file/17602623/8b15d879/KK_MZSYENLER.html Önemli not : http://www.apple.com/quicktime/download/win.html bu adresten quick time pLayer prg indirin dosya mov uzantılı bununla rahatlıkla seyredebilirsiniz açılan sayfada 2.kutucuğu işaretleyip indirin (QuickTime 7.1.6 for Windows 2000/XP) ya da isTeyen GooGLe'dan da buLup indiRebiLir

Spagetti - Yıl Sonu Gösterisi

www.muzikdersi.net 'ten " moRRiGan " nicKLİ öğretmenimizin hazırLadığı bir gösTeriyi yine onun izNiyLe sizLerLE payLaşıyorum, teBRikLerimi esiRGemeden tabii ki... siz de sadece izLemekLe  kaLMasanız da buraya  tebRik teşeKKür mesaJLarı yazsanız  ve ben de onları iLetsem göSTeriyi sunan ve hazırLayanLara  fena mı oLurdu hani...

b ü L b ü L - şi - H - iR

Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım: Nihayet bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım. Şehirden çıkmak isterken sular zaten kararmıştı; Pek ıssız bir karanlık sonradan vadiyi sarmıştı. Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl… Bu istiğrakı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl. Muhitin hali “insaniyet”in timsalidir sandım; Dönüp maziye tırmandım, ne hicranlar, neler andım! Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd, Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryad. O müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu: Ki vadiden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu. Ne muhrik nağmeler, ya Rab, ne mevcamevc demlerdi: Ağaçlar, taşlar ürpermişti, güya Sur-ı mahşerdi! -Eşin var âşiyanın var, baharın var ki beklerdin. Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin? O zümrüt tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun, Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun! Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen, Gezersin hânumânın şen, için şen, kâinatı