Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

Cevdet neRdesin? – Sorma abi, Yastayım - Los Biblicos - Consuelo Luz – Kibariye – SefeRad ve hımLamaLar üzerine biR-kaç veR-kaç denemesi…

Consuelo Luz - Los Biblicos (the Nightingales) - Kibar-iye’nin söyLediği bu kLipte söz-müzik eRcan saatçi yazıyor !!!! Sözü anLadım da müziğini eRcan Saatçi’nin yaptığını sanmıyorum. - SananLar var mıdır? - Vardır tabii ki Cevdet. Baksana uşağum, yukaRıdaki görüntüLerde ( kibaRiye ) öyLe yazıyor!!! - Hımm, de me, ( sonra tekrar ) hımmm !!! yoksa o meşhur aLıntı ve çaLıntı iLişkisi midir bu? - Hım hım, hımı da hımmm… Yok yok, kLasik oLduğu üzere “daLgınLıkLa veya  yanLışLıkLa” yapıLmış oLmaLı… KasıtLı yapıLmadığı oRtada. - Ne data’sı yahu, yine neyi kaçırdım? - Data değiL mirim or-tada… hacivat’ı geçtin mübarek sen de! -  Onu bunu biLmem amma veLakin, güzeL şarkıymış yeminLe...

Klasik gitar için üç güzeL eser : Packington / Estudio / Allegro

Estudio / Francisco taRRega / ---------------------------- Allegro / mauro Giuliani /  ------------------------- PacKington’s Pound / 16.yy engLish - Anonim

The First Merge by SetAmbience

SetAmbience 'in icra ettiği “ The First Merge ” adlı bu eser Gadasanat’ta kaydediLmiş. gRup üyeLeri: Serhan Yasdıman (Guitar) Selçuk Uçku (Didgeridoo) Utku Yiğit (Kanoon) Utku Engin (Oud) Serdar Bağtır (Cajon,Darbuka,Bendir) Aral Büyükduman (Nay) Ahmet Cemal Öksüz (Nay)

İLK KADININ YARATILIŞI / PANDORA'NIN KUTUSU

Prometheus 'un kurnazlıkla çalarak insanlara verdiği akıl onları şımartınca Zeus o zamana kadar yalnız erkeklerden ibaret olan bu yüzsüz ve terbiyesiz mahlukları, kendilerini tanrılar kadar kuvvetli ve mutlu sanan bu budalaların başına müthiş bir bela gönderdi : Bu bela kadındı!. Gerçekten Zeus usta bir tanrı olan ve elinden hiçbir şey kurtulmayan oğlu Hephaistos'u çağırdı. Ona ilk kadını yaratmasını emretti. Hephaistos babasının emri üzerine balçığı su ile yoğurdu ve görenleri şaşırtacak güzellikte bir bakirenin vücudunu yaptı. Olympos'ta oturan Tanrıçaların en güzel olan ve kendi karısı bulunan Aphrodite'nin vücudunu model olarak kullandı. Heykel bitince onun kalbine, ruh yerine bir kıvılcım koydu. O zaman heykelin gözleri açıldı. Kolları, bacakları kımıldamaya ve dudakları konuşmaya başladı. Onu süslemek için bütün tanrılar ve tanrıçalar yardım ettiler. Herkes kendisinden ona bir şey armağan etti ve ona Rumca " bütün armağan " anlamına gelen Pandora

İNSANIN YARADILIŞI MİTİ / PROMETHEUS

Titan İapetos'un dört oğlu olmuştu. Bunlardan Menoitios  ile Atlas; Zeus 'e başkaldıran Titan'larla beraber bulunduklarından cezalandırılmışlardı. Menoitios hainliğinden ve ölçüsüz cüretinden ötürü Hesperides'lerin önünde omuzlarına gök kubbesini  yüklenerek ayakta beklemek cezasına çarptırılmıştı. Diğer iki kardeşinin, Prometheus ile Epimetheus'un bahtları başka türlü oldu. Bunların ikisi de insanın yaratılışında önemli rol oynadılar. Olympos Tanrılarının kudretine ve kuvvetine karşılık Prometheus'da  kurnazlık ve  zeka vardı. Titan'ların meşhur isyanları sırasında tarafsızlığını muhafaza etmiş bir Titan oğlu olduğu halde saygı gösteren Prometheus'ı baş tanrı Olympos'a, ölmezler arasına kabul etmişti. Fakat kendi ırkını mahveden Zeus ve arkadaşlarına karşı kalbinde bir kin besliyordu. Sonradan tanrıları inkar edecek, onları hiçe sayacak ve işleyeceği kötülüklerle en vahşi hayvanlara bile taş çıkartacak, dünyanın başına bela olacak bir mahluk&#

Flüt’ün öyküsü

Athena   bir gün rüzgarların ormanlar arasından geçerken çıkardıkları fısıltıları, sesleri, feryatları taklit etmek istedi. Bir geyik kemiği parçası aldı, deldi bir flüt yaptı. Sonra Olympos'a çıktı ve bütün mabutların toplandıkları salonda icat ettiği flütü çaldı, fakat flütü üflerken avurtları şiştiğinden, güzel yüzü, geçici bir zaman için çirkin bir hal aldı. Bu yüzden Aphrodit ile Hera onunla alay ettiler. Gücenen Athena berrak bir kaynağın başına gitti ve gerçekten flüt çalarken yüzünün çirkinleşip çirkinleşmediğini suya bakarak denedi. Sonunda kendisiyle alay edenlere hak verdi. Rüzgarın çıkardığı ıslıkları bir kemik parçasına üfleyerek ses çıkarmak isterken güzel yüzü biçimsiz bir şekil alıyordu. Kızdı flütü kaldırdı attı. O günden beri hiçbir kimse yüzünün şeklini bozmadan, yanaklarını şişirmeden flüt çalamaz. Kendisi de flüt çalarken sudaki yansımasını görüp çirkinleşmiş hâlini fark edince çalgıyı, Frigya’nın Kelainai kentinde (Lat. Celaenae - “Dinar” Mendres Irmağı

LİR'İN ÖYKÜSÜ

Tanrıların habercisi Hermes; Arkadia'da Kylleni dağının dik yamaçlarında bulunan çok geniş ve derin bir mağarada doğdu. O, doğar doğmaz, kundağından kurtuldu, mağaradan çıktı, dağlarda dolaşmaya başladı, bir aralık doğduğu mağaradan çok uzak olmayan bir yerde yavaş adımlarla yürüyen ve çayırlığın çiçeklerinden otlayan bir kaplumbağaya rastladı. Bu uslu hayvanı aldı, kendi mağarasına getirdi. Orada keskin bir madenle kaplumbağanın içini boşalttı ve kabuğunu yumuşak bir öküz derisi ile kapladı, kamışlar keserek onları bağaların arasından geçirdi, bağladı. Sonra kuvvetli yedi tel taktı, gerdi. Tellerin bağaya dokunmaması için bir köprü koymayı unutmadı. Böylece " LİR " denilen ve ahenkli sesler çıkaran musiki aletini yapmış oldu. Yeni yaptığı bu Liri, çalmak için, gerilmiş olan teller üzerinde parmaklarını gezdirdi. O kadar hoş sesler çıktı ki, rüzgar tanrısı heyecana kapıldı, şarkı söylemeye başladı.