tag:blogger.com,1999:blog-4920506582010073267.post4431218223032384713..comments2024-02-20T18:16:45.678+03:00Comments on biSGen-eLvitodeLLa: İşitme eşiği kaymasıyla ilgili...MybiSGenhttp://www.blogger.com/profile/14342768277032357034noreply@blogger.comBlogger1125tag:blogger.com,1999:blog-4920506582010073267.post-86430729861867407222007-10-09T16:42:00.000+03:002007-10-09T16:42:00.000+03:00Canlarım, bakın neyi anımsadım: "İşitsel sanatlar...Canlarım, bakın neyi anımsadım: <BR/> <BR/>"İşitsel sanatlar" tanımına uygun, yani dinlemeye dayalı müzik programı ilk kez 2000 yılında TED Ankara Kolejinde yapıldı. Meğer ki, Nezihe Şentürk imzalı bu program sadece eğitimde birliği bozan ilk program değilmiş; bugün (2007) anlıyoruz ki o, aynı zamanda "İşitsel Sanatlar" tanımına girdirilmiş ilk müzik programıdır. Bir örnek de Antalya Tabipler Odasının Türk Müziği Korosunda karşımıza çıktı, 5 yıldan beri hiç konser verilmiyor, sadece genel kültür bilgileri ve dinleme eğitimi veriliyor. İşitsel sanatlar kavramı çoktan yaşam alanlarımıza girmeye başlamış bile! <BR/> <BR/>Tüm özel okullarda bir araştırma yapılsa belki başka örnekler de vardır. <BR/> <BR/>Bir sorundan daha söz etmek istiyorum: <BR/> <BR/>Erken emekli olmuş bir müzik öğretmeni arkadaşım, Ankara'da Fethullahçıların olduğu bilinen Samanyolu özel okulunda bir süre çalıştı. Sonra İzmir'e taşındılar ve orada iş aradığında önüne şu engel çıktı; "Samanyolu okulunda çalışmış birisine biz iş vermeyiz". <BR/>Mali nedenlerle çalışmak zorundaydı ve Ankara'nın bir ilçesinde yine Samanyolu okulunda iş bulabildi, aldığı az para ve çektiği rezillik cabası... Öğretmen evinde bir yıl kalarak, ailesi İzmirde.. Bu yıl, İzmir'e daha yakın bir ilin yine aynı okullar zincirinde iş buldu, bakar mısınız? Aile yine izmir'de kaldı. Bu kez üniversiteyi bitiren evladını yurt dışında lisans üstü eğitim için çabalamaya devam ediyorlar. Perişanlık diz boyu. <BR/> <BR/>Şimdi soruna başka bir açıdan bakacağım: Hepimiz gibi modern çağdaş bir bayan müzik öğretmeni, çıkardığı korolarla okuluna madalyalar getiren biri, çalışkan mı çalışkan. Ne oldu da "Fetullahçı" damgasını yedi ve bu yüzden de başka yerde iş bulamadı? <BR/>Bu piyasa böyledir, bize tavşan avı gibi bir tuzak kurar, bizi kendilerine doğru kaçırtır, kendilerine mahküm ederler... Bakar mısınız, bu öğretmenin hangi okulun kalitesini yükseltmeye oraya mahküm edildiğini görelim. <BR/>Öğretim üyesini de işten atar, piyasada kendi ekmeğini kendin kazan der... Yavuz Daloğlu arkadaşımız örnektir. 1980 askeri yönetiminde devlet okullarından atılmış sayısız arkadaşımız (ben dahil) buna örnektir. <BR/>Ancak şimdi başka bir boyuta taşındı bu iş: Bir tarikat okulunda çalışanı bir başka yerde işe almamak! Dikkat ediyorum, piyasada da bir daha kapılar daraltılıyor! <BR/>Yeni anayasa ile, bir sürü daha özel okul çeşitleri çıkacak, örneğin Alevi çocukları şu okula, ki Cem Vakfı Okulları şimdiden bu imajı veriyor, ne olacak sonra? <BR/>Etnik ve dinsel inanç gruplarına göre özel okullar saracak etrafı, biz müzik öğretmenleri (diğerleri de elbette) kendi inancına göre çalışacağı okul mu arayacak? <BR/>Piyasanın anayasası kıran kırana geliyor. Sempozyumlarda biz daha ne konuşuyoruz? <BR/>Genç arkadaşlarım, ne düşünüyorsunuz? <BR/>"Vatan söz konusuysa gerisi teferruattır" demişti Mustafa Kemal de, biz eğitimde birliğin ne demek olduğunu daha anlamamıştık! Meğer herkese iş aş demekmiş vatan. <BR/>"Birey yok, toplum var" demişti de anlamamıştık, ben bireyim demeyi marifet saymıştık. Meğer "toplum" demek toplumun her bireyine iş demekmiş! <BR/> <BR/>Ne düşünüyorsunuz gençler? <BR/>Artık sizin sesinizi duymak istiyoruz!<BR/> <BR/>Mayananız Mahiye MorgülAnonymousnoreply@blogger.com